Süleyman Seyfi Öğün’ün “Vakit o vakit değil…” başlıklı yazısından…
“(…) Dergilerinin adı ‘Sızıntı’ydı. Çürük yapılara sızdılar. İşi ‘Zaman’a bıraktılar. Nihayet ‘Aksiyon’a geçtiler. Tabiî ki büyük ölçüde temizlenecekler. Son elli senelik bütün ‘yatırımları’nı kaybedecek; tamâmen yok olmasalar bile bir yerlerde ‘kireçlenip’ kalacaklar. Düze çıktıktan sonra yapılacaklar elbette konuşulacak ve tartışılacak. Ama vakit o vakit değil. Vakit, artık bütün dünyâda karşılıklarının ne olduğu tartışmalı hâle gelmiş siyasal teolojilerin ezberleriyle boşa geçirilmeyecek kadar kıymetli. Eğer sağlam bir demokrasi, bireysel hak ve özgürlükler târihsel amacımız ise, bunun yolu sağlam bir kurumsal kültürün inşâsından geçer. Hâlbuki Tükiye’de bunun tam tersi oluyor. Kurumsal çürümüşlüğün târihi ile siyâsal teolojilerin normları tuhaf bir seyir izliyor. (…)