Şubat 2017 Posts

Bir eserden “ilim”(bilgi) hakkında sözler

 

13. yüzyılda yaşamış Sadreddin Konevî Hazretleri (d.1210-v.1274), “Fatiha Suresi Tefsiri” adıyla Ekrem Demirli tarafından tercüme edilmiş eserinde (İz Yayıncılık; 4. Baskı: İstanbul, 2009; ISBN 975-355-471-8) “ilim” (bilgi) hakkında günümüzde önemli ve sıradışı olduğu ve kavranmasının kolay olmadığı söylenebilecek sözler ortaya koymuş 7-8 asır önce. Bunlardan birkaçını aktaracağım.

“Gelenek” hakkında bilgili-görgülü olmanın eksikliği üzerine değerli bir yazı

 

Bizde maalesef entelektüel bilinen bazı insanlar bile bazı kavramlar hakkında cahil olduklarını kendileri bizzat izhar edebiliyorlar.
Mahmud Erol Kılıç bu günkü “Bir geleneği olmak 1” başlıklı yazısının (Yeni Şafak, 26.02.2017) başlarında böyle birinin durumunu aksettiriyor.

“Hatırdan çıkarmak felâketi mucip olmuştur ki, bizi bizden başkası ihya edemez.”

 

“(…) Eğer dünyadaki hayat şartları Müslim, gayr-i müslim farkını aksettiren bir ortamı ifade etse idi kendi yerinizi seçme hususunda dediklerinizi dikkate alacaktım. Çünkü o takdirde yerkürenin her insan ferdi dar-ül İslâm’daki veya dar-ül harpteki yerini seçme hakkını elinde tutuyor olacaktı.

“Kureyş” Sûresi

 

Kur’ân-ı Kerîm’in 106. sûresi olan ve Mekke’de nâzil olmuş(vahiy olarak Hz. Peygamber’e (Savs.) Cebrail(as.) vâsıtasıyla indirilmiş ) bulunan Kureyş Sûresi dört âyetten oluşur. Merhum Balıkesirli Hasan Basri Çantay’ın (1887-1964) Türkçesiyle bu âyetlerin mealleri aşağıdaki gibidir:

Dücane Cündioğlu’nun 15 Temmuz değerlendirmesini hatırlayalım

 

“(…) Özellikle 15 Temmuz’dan itibaren bu ülke halkının artık ne kitaplardan öğrenmesi gereken bir kavramdır katılımcı demokrasi ne de sonu gelmez tartışmalara dalmış akademisyenlerin hayallerini süsleyen ütopik bir imge… Aksine, bundan böyle hakikatini her birimizin şahsen ve bizzat idrak ettiği, hatta “İşte budur” diye somut olarak tanıklık edebileceğimiz denli açıkseçik bir sahici olgudur. Katılımcı demokrasi, başkalarının zorlamasıyla veya önerisiyle bu halkın isteksizce boyun eğdiği, ne idüğü bilinmez bir kurum veya kavram değil, aksine, Türkiye’nin ruhunun bize kazandırdığı, geri dönüşü olmayan bir tarihsel aşamadır. Evet, ortak iradenin bu ülkede eşit ve özgür olarak yaşamayı hayal eden sivil toplum aracılığıyla tahakkuk ettirdiği emsalsiz bir aşama… ‘Cumhuriyet’i koruma ve kollama’nın ‘demokrasiyi koruma ve kollama’ anlamına dönüşmekle kalmayıp asıl şimdi halkın bilincinde gerçek değerini kazandığı bir aşama… (…)” (Dücane Cündioğlu)
http://www.hurriyet.com.tr/ducane-cundioglundan-15-temmuz-manifestosu-40183527