Mart 2017 Posts

“Bir geleneği olmak 3”

 

Mahmud Erol Kılıç’ın dünkü Yenişafak’ta (12 Mart 2017) çıkan yazısının başlığı böyle.
Bu önemli ve dikkat çekici yazının son satırlarından birkaçını alıntılamayı, yazıyı gazetede çıkar çıkmaz oku(ya)mayan ama haberdar olmak ve okumak isteyecekler için bir imkân sunmak ve önemsediğim bir yazı olarak kayıt düşmek üzere gerekli gördüm.

Eski bir yazıdan bugüne ışık tutması için bazı alıntılar ve kısa bir değerlendirme

 

Hasan Bülent Kahraman’ın “Çankaya’nın tarihini bükmek” başlıklı, 16.07. 2014 tarihli Sabah’ta çıkmış bir yazısından sunacağım söz konusu alıntıları.

Yaşam ve ölüm

 

Hangisi bizim için daha sahi(h), daha gerçek? Hangisine daha yakînen (kesinlikle) inanıyoruz? Hani “Kur’ân”ın ikinci sûresinin 4. âyetinde gerçek îman edenler kastedilerek, “Ahirete de kesin olarak/şüphesiz bir bilgi ile inanırlar” deniliyor ya, öyle bir kesinlikle, yaşama inandığımız gibi ölüme ve ölüm sonrasına da inanıyor muyuz?

Dert var dert var !..

 

Derdin türü çok. Mahmud Erol Kılıç, “Dert bire indirildiğinde birçok derdin dert olmadığı görülecektir.” diyor “Hayatın Satır Araları / Modern Zamanda Kendini Bulmak” adlı kitabında (Sufi Kitap, 4. Baskı, İstanbul, 2013).

Şiir ve şairler hakkında bazı sözler

 

“Şiirin özgürlüğe ihtiyacı yoktur ve fakat özgürlüğün şiire ihtiyacı vardır. (…) Kurtulmak için şiire gitmeyiz, kurtuluş yolunu açmaz şiir. Kurtuluşa giden yola girme çabalarımız varsa, bu çabalarımız içinde şiirin bize kurtuluşta hangi anlamların saklı olduğunu verme gücünü taşıdığını görürüz.