Ekim 2017 Posts

“Cumhuriyetçilik”in nasıl oluştuğuna dair bir yazı çerçevesinde bilgi

 

M. Şükrü Hanioğlu yıllardır her Pazar günü yazılarını merakla okuduğum seçkin bir akademisyen ve entelektüel. Bu Pazar günü aynı zamanda ‘Cumhuriyet Bayramı‘nın kutlandığı gün. Bugünkü yazısının (Sabah, 29.10.2017) başlığı şöyle: “Cumhuriyetçilik” nasıl “oluştu”?

Seçtiğim gazete yazılarından yine seçtiğim sözler

 

“(…) Neden bugünün insanı bilumum hastalıklardan oluşan bir felaket çemberinin her an kendisini içine çekmeye çalıştığı vehmiyle yaşıyor? (…)

Bir gazete yazarının istisnaî değerde bir alıntı da içeren yazısı üzerine

 

(…) “Zamanın bilincinde olmayanlar sıkılmaz; hayat ancak, geçen her anın bilincinde olunmazsa tahammül edilebilen bir şeydir; Yoksa bizim için her şey berbat olur. Sıkıntı tecrübesi, azmış zamanın bilincidir” diyor Cioran, Ezelî Mağlup’ta (…). (Gökhan Özcan‘ın “Çarpı işaretleri” başlıklı yazısından; Yeni Şafak, 19.10.2017).

12. ve 13. asırlarda yaşamış bir Hak dostundan bir konuda sözler

 

“Hak Teâlâ hazretleri “Hevâsını ilâh edinen kimseyi görmez misin? Allah Teâlâ onu ilim üzerinde ıdlâl eyler” buyurur. (Câsiye, 45/23) (ıdlâl eylemek: dalâlete düşürmek, saptırtmak, şaşırtmak.)

Merhum Fethi Gemuhluoğlu’na dair

 

Mehmet Şeker’in merhum Fethi Gemuhluoğlu hakkındak yazısı (Yeni Şafak, 10.10.2017), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen anma programında söylenenlere dair. Özellikle dünyaca ünlü Osmanlı iktisat tarihçimiz Mehmet Genç’in bu yazıda nakledilen bir sözünden çok etkilendim.