Kasım 2017 Posts

Dünkü ve bugünkü gazete yazılarından seçtiğim üçünden alıntılar

 

(…) Selfie ya da özçekim, günün insanının merkezine kendini koyduğu bir dünyanın fotoğrafıdır. Fon sürekli değişir, değişmek zorundadır, çünkü geçicidir ve dolayısıyla fonda ne olduğunun aslında hiçbir önemi yoktur. Kendisine bakan, sadece kendisini gören, dışına ilgisiz, dünyaya sağır, her şeyi kendisiyle anlamlı gören bir türedi zihniyetin sembolleşmiş halidir. (…)

“Roma’da Romalılar gibi yapmak sadece kendine mahsus yapış tarzını kaybetmiş olanların müracaat ettiği bir davranış biçimidir.”

 

İsmet Özel’in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir” üst-başlığı (ser-levhası) altında çıkan yazılarından, son paragrafının ilk cümlesini başlık yaptığım “Bir Şeyi Yaramıyorsa İşimize Yaramaz” başlıklı, 23.11.2017 tarihli yazısının birkaç yerinden alıntılar sunacağım ama önce bu ve önceki bazı yazıları hakkında düşüncemi/kanaatimi en kısa biçimde belirttikten sonra.

Tecellî-i Rabbânî ile tecellî-i rûhânî veya müşâhede ile mükâşefe arasındaki farklılık

 

İbn Arabî’nin (m.1165-1240) eserlerinden biri olan Tedbîrât-ı İlâhiyye’nin Ahmed Avni Konuk (m.1868-1938) tarafından Arap harfleri zamânı Türkçe’sinin son yıllarında yapılmış tercüme ve şerhi, Prof. Dr. Mustafa Tahralı tarafından latin harfleri dönemi Türkçe’sinde son yıllarda yayına hazırlanmış ve basılmış (İz Yayıncılık; elimdeki baskı 6.sı olup 2013’te) durumda. Bu eserden, bu konuda ifade edilmiş sözleri içeren 200. sayfadan alıntılar oluşturuyor bu yazıyı. Yer yer parantez açılması, bazı kelimeler ve kavramların karşılıkları ve açıklama gerektiğinde yapmak içindir.

M. İbn Arabî’nin tutum olarak ‘sırf teşbîh’ ve ‘sırf tenzîh’e yaklaşımı

 

(…) Fusûsu’l-Hikem’de Fass-ı Yûnusî’de “Şerîatın zemmettiği şeyin dışında mezmûm(zemmedilmiş/yerilmiş/kötülenmiş) bir şey yoktur. Zîra şerîatın zemmi hikmetten ötürüdür ki, onu Allah bilir, yâhut Allah’ın bildirdiği kimse bilir.” denilir ve netice olarak şunlar ifade edilir:

İnsan hayâtı, ona anlam katılması ve gerçek marifet

 

(…) İnsan hayatına anlam katmasını beklediğimiz hiçbir amaca iki adımda katedilecek bir yolla ulaşılamayacağını bilmeli ve bunu kabullenmeliyiz. (…)