Kasım 2018 Posts

“Matematiğin hakikati, hakikatin matematiği karşısında âcizdir”

 

Başlıktaki söz, Gökhan Özcan‘ın “Büyük hayat ve küçük hayatlar” başlıklı yazısının (Yeni Şafak, 22.11.2018) sonlarında, şu iki cümlenin ikincisinde geçer: (…) Ancak bu savaşların hiçbirinde inananlar niceliğin ürkütücülüğüne kapılarak savaşa katılmaktan geri durmamışlardır. Çünkü hakikat yolunda mücadele edenler şunu bilirler: matematiğin hakikati, hakikatin matematiği karşısında acizdir.

Rubûbiyyet ve ubûdiyyet’e dâir ilgili eserlerden alıntılar

 

“Eğer zât-ı ilâhiyye ulûhiyyet, rubûbiyyet, hâlikıyyet, râzıkıyyet, musavviriyyet gibi nisbetlerden ârî olsa idi, ilâh olmaz idi. Çünkü ulûhiyyet me’lûhiyyetle ve rubûbiyyet dahi merbûbiyyetle tahakkuk eder.” (Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-II, M.İbnu’l Arabî, Terc. ve Şerh: Ahmed Avni Konuk, Hazırlayanlar: Mustafa Tahralı-Selçuk Eraydın, İFAV, 7. Baskı, 2017, s.54)

Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin yüzüncü yıldönümü: etkinlikler ve özellikle Türkiye’nin tavrı üzerine M. Şükrü Hanioğlu’nun dedikleri

 

Dünya ölçüsünde değerli ve seçkin bir akademisyen ve entelektüel olan M. Şükrü Hanioğlu‘nun 18.11.2018 tarihli ve “Unuttuğumuz savaş” başlıklı bir yazısı çıktı. Belli ki, Birinci Dünya Savaşının sona erişinin yüzüncü yıldönümü nedeniyle kaleme alınmış bir yazı bu. Zîra, yazar ifade ediyor yazısının en başında o nedenle “tüm dünyada kapsamlı etkinliklerin düzenlenmiş olduğunu”. Ben bu yazıda üstünde durulan bir hususu, daha yazının başlığında ifade edilmiş bir duruşu /tavrı anlayarak aktarmaya çalışacağım. Yazar, bitişinin yüzüncü yıldönümünde “Birinci Dünya Savaşı ve Türkiye” konusunu bu yazı içerisinde nasıl ele alıyor, bu konuda Türkiye’nin tavrını nasıl görüyor ve değerlendiriyor; bunu yansıtmayı amaçladım.

” ‘Büyük tıkınma’ ya da edebiyatı edebiyatımsılarla öldürüş”

 

Hasan Bülent Kahraman’ın 9 Kasım 2018 tarihli yazısının başlığını bu yazının başlığında alıntıladım. Sadece bu başlığı görmek bile insanı ürpertiyor. Ne ki, yazarın “kendi izlenimini değerlendirmesi” gibi bir durumda değilim ama bir tuhaflık yok mu; bir yandan zâhiren edebiyatla ilgili bir kitap bolluğu varmış gibi, diğer yandan edebiyat âlemimizde okumaya değer, mutlaka okumanız gerektiğini düşündüğünüz kitaplar da, yazılar da, şiirler de 1970’li-80’li yıllarda olduğu gibi görünmüyor, duyulmuyor. Bu gazete yazısını ülkemizde günümüz edebiyatına dair okumam gereken bir yazı olarak buldum ve merakla okuyorum mesela; ama istisna gibi.

İsmet Özel’in en yeni yazısından bazı satırlar

 

“(…) Benim şiir yazma yükü altına girmemin anlamını ‘yazmak’ mastarıyla karşılamak zordu. Öyle ki, işe başlayarak yolu yarılama meselem olmadı; işe başlayarak işi bitirmiştim.