Nisan 2021 Posts

İçten bir ses

 

Mustafa Kutlu, gazete yazarı olarak da izlediğim, yazılarını okuduğum (çok azdır şu dönemde takipçisi olduğum gazete yazarı) bir değerli insan. Onun Şükür başlıklı ve 28 Nisan 2021 tarihli, gerçekten etkilendiğim yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı.

” Hani Yunus Emre der ya: ‘Miskin Yunus bîçâreyim Baştan ayağa yâreyim’. Bunun gibi, çok seyrek de olsa gafletten kurtulduğum anlarda; bir etrafıma bir de kendime bakıp ‘baştan ayağa’ şükre garkoluyorum. Sevincimden ağlarken kendi kendime: – Bu ben miyim yâ Rabbi? – Bunlar çiçek açmış kiraz ağaçları, şu öten kuş kanarya mı?
(…) Bütün bunlar için; şu içtiğim su, bastığım toprak için, kalbime koyduğun iman, içime doğan nur, önüme açtığın yol, aklıma düşürdüğün fikir, dilime dolanan kelime-i tevhid için ve daha neler neler için; anam-babam-eşim-evlâdım-kardeşim-arkadaşım-yerim-yurdum-sağım-solum-aklım-fikrim (ne sayarsın bre abdal) saymaya kudretim yetmeyecek her şey için binlerce şükür.

(…)

Gözyaşları ile, dua ile, secde ile şükür diyorum. Çok şükür bu ihsana, bu nimete, bu devlete.

“Sanatçıların kaynamış, haşlanmış, tütsülenmiş, kavrulmuş hayatları”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Modanın Kaptığı Paça” başlıklı ve 18 Ramazan 1442 (30 Nisan 2021) tarihli yazısının (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=70&KatId=3) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan ibaret olacak bu yazı.

” Devletin bütün hayatiyetini batılı bir tavra rapt etmesi yüzünden sanatçıların kaynamış, haşlanmış, tütsülenmiş, kavrulmuş hayatları olageldi. 60, giderek 70 yaşımdan sonra ateşe muhatap olanların sadece Türk sanatçılarının hayatları olduğuna akıl erdirebildim. (…)
Emin yol bir milletin sanatıyla o millete mensup kişilerin zihniyeti arasındaki farkın asgariye indiği yoldur. Bu yol henüz Türk topraklarında açılmadı ve açılmaması için ülke içinde ve dışındaki İslâm düşmanları ellerinden geleni yapıyor.

(…) Asırlar içinde Batı’ya husumet duyan (duyduğunu belli etmesi halinde ancak taraftar toplayabilen) siyasi yaklaşımlar devlet idaresinde Türklere söz hakkı verilmeyişi yüzünden birkaç ucuz numarayla marginal duruma düşürüldü.

(…) Kitaplar eğlenceli. Gazlı içeceklere benziyor.

“Hikmet makamı ve âriflerin bilinmesi”

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserinin Ekrem Demirli çevirisiyle 8. cildindeki, başlıkta belirttiğim bölümünden ( s.30-31-32) alıntılayacağım bazı sözlerden oluşacak bu yazı.

Önce bir şiirle ifade etmiş müellif bu konuya yaklaşımını . Ondan şu dizeler :

“Hakîm eşyayı düzenleyendir / Dış varlıklarında ve isimlerinde / Hükmünü kadim bilgiye göre yürütür / Yüce ve üstün hikmette” (s.30)

“Allah sana yardım etsin, bilmelisin ki, hikmet, özel bir bilineni bilmektir. O, hüküm sahibi ve ona göre hüküm verilen bir niteliktir. Fakat hükme konu olmaz. Hikmetin öznesi hakîmdir. Öyleyse hikmet hükümrandır. Onun sonucu olan hükmün faili ve öznesi ise hakîm ve hakemdir. Sayesinde atın kontrol edilmesini sağlayan gem de ‘hikmet’ diye isimlendirilmiştir. (…) O, her şeye yaratılışını el- Hakîm isminden verir ve hikmetin verdiği bu hüküm nedeniyle ‘hakîm’ diye isimlendirilir. O halde bu bilgi amelî ve tafsilî bilgidir. (…) Mücmeli (özetlenmiş ve dürülmüş olanı) bilmek de tafsilî bir bilgidir, çünkü bu bilgi mücmeli tafsilî bilgiden ayrıştırır. (…) Allah şöyle der: ‘Ona hikmet verdik.’ (Sâd, 38/20) Kastedilen, amel bakımından hikmettir(s.31) ‘Hitabı ayırma gücünü de.’ (aynı âyette) Bu ise sözdeki hikmettir. (s. 31-32) (…) Bir melamide bulunduğu yerle bir yönden çelişen bir hal bulunursa, o, nebilik yani resullük halidir. Çünkü hâlin nebide hüküm sahibi olması zorunludur ve bunu da hikmet gerektirir. (32) (…)

Allah, Peygamberine bulunduğu yer nedeniyle ‘Rabbim! Bilgimi artır’ (Ta-Ha, 20/114) demesini emretti. (…) Allah dilerse mucizelerle destekler, dilerse çağırdığı kişilerin daha çok kaçmasını sağlar. Örnek olarak Nuh’un kavmini verebiliriz.

“Tasavvuf Metafiziği”inden sözler

 

Sadreddin Konevî‘nin (m.1210-1274) miftâhu gaybi’l-cem ve’l-vücûd isimli eseri Ekrem Demirli tarafından Tasavvuf Metafiziği adıyla tercüme edilmiş ve yayınlanmıştır (İz Yayıncılık, 2009) . Bu kitaptan bu yazıyı oluşturacak bazı ifadeleri alıntılayacağım.

“Bir şey, kendisine zıt ve farklı başka bir şey ile bilinemez.” (s. 15)

“Herhangi bir şey, müteessir (etkilenmiş -a.a.-) olmadan müessir (etkileyici -a.a.-) olamaz.” (s. 16)

“Hak, kendisinde hiçbir ihtilaf/kayıt bulunmayan Vücud-ı mahz’dır / Mutlak Varlık. O, mukâbilinde kesret (çokluk -a.a.-) düşünülmeyen ‘gerçek’ birlik ile ‘Vahid/Bir’dir.” (s. 21)

“İdrâk edilen şey de, birliği itibariyle değil, çokluğu itibariyle idrâk edilir. Buna göre insanın insan oluşu cihetinden, içinde çokluk bulunmayan bir şeyi idrâk etmesi mümkün değildir.” (s. 22)

“Eşya (şeyler -a.a.-), kendisinden taayyün ettikleri (belirdikleri -a.a-) cihetten Hak ile irtibatlıdır; Hak ise, çoğalmakla kendisinden farklılaşmaları itibariyle eşya ile irtibatlı değildir.” (s. 27)

“Hak, izzeti ile perdelenerek yücelirse, el-Gafûr olur. Bilinmek istediği zaman ise, yaklaşır ve dilediği şeyde dilediği gibi zuhûr eder, bu durumda da el-Vedûd olur.” (s. 29)

“Bilinmelidir ki: Bu kitap insanların avamı ve geneli için, hattâ özelleri için bile yazılmamıştır. Bu kitap, seçkinlerin de seçkini olan kimseler için yazılmıştır.” (s. 41)

“Allah bizi sûret olarak rızıklandırdığı gibi, manâ açısından da ilâhî kemâl ve insânî kemâl ile berâberce rızık verdiklerinden eylesin.” (s. 140)

“İnsanın ve her varlığın hakikati, Hakkın ilminin kendi zâtının aynı olması açısından, Hakkın ilminde temeyyüz eden (kendini gösteren -a.a.-) nispetinden ibarettir. Buna göre insan, Hakkın bâtınında ezelî bir taayyün , küllî ve manevî bir belirlenmedir.” (s. 143)

“Modern yaşama tarzının ilk adımı Kur’an indirildiğinde atıldı.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde ‘İsmet Özel Köşesi’nde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Modernleşmenin Varabileceği Son Nokta” başlıklı ve 11 Ramazan 1442 (23 Nisan 2021) tarihli yazısından ( http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=69&KatId=3 ) yer yer alıntılayacağım toplam on cümleden oluşacak bu yazı (başlık olarak alıntıladığım cümle ile onbir). İsmet Özel’in fikir ortaya koyduğu ve şair duyarlığı ile fikrini ifade ettiği yazılarının takipçisi olarak okuduğum yazılarını birkaç kişiyle de olsa paylaşma ve o yazılardan haberdar etme ihtiyacı duyuşum, alıntılardan ibaret bu yazıların ortaya çıkış nedeni.

(…) Vaktiyle modern dünya canını modernleşmekte aramıştı.  (…)
Kendimizi modernlik sıkıntısına bulaşmış biliyorsak Jürgen Habermas’ın modernliği bitmemiş bir proje olarak görüşünü yabana atmamak şartı altındayız. (…)

(…) Netice itibariyle modernlik müdafilerinin ittifak ettiği husus Allah kelâmı diye bir şeyden söz etmenin saçmalık olduğudur.

(…) Endülüslü Federico Garcia Lorca’yı küçümseme hakkını Batı’yı temsil imtiyazını elinde tuttuğuna inanan her İngiliz kendinde buluyordu.  (…)

Kazanç hırsıyla kuşatılmış dünya olmasaydı içimizde cennet özlemi çiçek açmaz ve biz neye değdiği yalnızca hesap gününde bilinecek işlere dalmazdık. (…) Asırlar boyu Mü’minler aldıkları her nefesin hesabını verecekleri şuuruyla yaşadı. Münkirler ise tekâmül nazariyesinin gereği hayatın ölümden sonra idamesini kendi sulbünden gelen insanların gündelik hayatları kalıbına soktu. (…)