Yeni Dünya düzeninin yakıcı yan etkilerinin zuhuruna rağmen kayıtsızlık durumuna dikkat çeken bir yazı: “Bindik bir alâmete” başlıklı Gökhan Özcan’ın yazısı üzerine
Çok açık, net bir şekilde duyuru ve uyarı anlamında bir yazı bu. Bazı cümlelerini alıntılayarak bu önemli yazıya dikkat çekmeliyim.
“Birilerinin daha iyi kazanmak için kurdukları ve bizleri daha iyi yaşayacağımıza inandırdıkları yeni dünya düzeninin yakıcı yan etkileri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Hemen herkes olan bitenin vehametini görmekle birlikte, gelinen bu afallatıcı noktanın bu saatten sonra artık ‘geri dönülemez’ bir yer olduğuna inanıyor. (…) Yine de istikametin doğru, yapılanların yanlış olduğunu düşünmekte ısrar edenler var. (…) Belli ki, yaşamakta olduğumuz ve fazlasıyla alıştığımız şeylerin en azından bir kısmından vazgeçmemiz gerekiyor. Ancak (…) alışmış zihinler için, modern yönelişlerden bir kalemde vazgeçmeye yanaşan da pek yok. (…)
Burada ilginç nokta zihniyet olarak kendini kadim inanışlara, sağlam geleneklere bağlı hissedenlerin, buna karşıt olarak oluşturulmuş modern seçenekleri bu kadar içselleştirmiş olması ve vazgeçmek noktasındaki inanılması güç isteksizlikleri… (…) Bu devirde insanlar bir şeye inanıp, bir başka şeyi yaşamak imtihanından geçiyor. Bu çelişkinin içinde yarı şizofrenik bir halde yaşamak hepimizi zorluyor. İnandığımız dünya ile yaşadığımız dünya arasında tam bir zıtlık var. Yaşama pratiklerimizi sahiplenişimize bakılırsa, inandığımız değerleri yaşama fikrinden çoktan vazgeçmiş sayabiliriz kendimizi. Ama bu adını koymadığımız, yanaşmadığımız bir şey! (…)
Bu kadar tahripkâr bir yaşama düzenine geçtiğimize göre hayatın tabiatına aykırı bir yol tutturmuşuz demektir. (…) Bu değerler dünyamızın feshi anlamına gelir.
Bu mesele bugün karşılaştığımız en hayatî meseledir; üstünde çok kafa yormalıyız ve buradan geri dönüşün bir yolunu, yollarını arayıp bulmalıyız. (…)”