“Evet, siyasal akıl hiçbir zaman bu kadar stratejist olmamıştı.”
Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün‘ün Yeni Şafak’ta çıkan ve bu yazının başlığı olarak bir cümlesini alıntıladığım “Siyâsetin ucuzlaşması” başlıklı ve 2 Ağustos 2021 tarihli yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Siyâset târihsel olarak sıkı bir şekilde ‘akıl’ ile irtibatlandırılmış bir olgu olarak temâyüz etmiştir. (…)
(…) Siyâsetin merkezini oluşturan ve onun en müesses formu olan kadim devletlerin karşısında dâima bir kenar direnişi olduğunu biliyoruz. (…) Yoğun duygusallıklar içindeki kenar muhalefetlerin kendilerini çok defâ iktidar olarak addetmediklerini görebiliyoruz. İktidârın bizzât bir kirlenme olduğunu düşünenler zamân içinde mistik kapanmalara gitmiş, kelime ma’nâsıyla Râfızîliğin gereklerini yerine getirmişlerdir. (…) Ama mesele iktidârı isteyip istememekle alâkalıdır. Çok defa en keskin isyânların, iktidâr olmaktan ziyâde, iktidârdakileri ‘yola getirmek’ iddiasında olduklarını anlıyoruz. (…) Benim târihte en fazla merak ettiğim hususlardan birisi, Roma’yı kuşatan Spartaküs’ün o aralar aklından nelerin geçtiğidir. (…) Kendisi iktidâr olsa Roma’nın köleciliğe dayanan o kuvvetli kurumlarını dağıtıp yeni kurumlar mı oluşturacaktı? Yâhut, onlara teslim olup, eski efendileri köle, eski köleleri de efendi mi yapacaktı? İlki zor görünüyor. Diğeri ise sıfır toplamlı. (…)
Modern dünyâda yaşanan ve tesiri 19. Asır’da zirve yapan burjuva muhalefetlerin ise bundan esaslı bir farkı vardı. Burada gâye sâdece iktidarları tasfiye etmek değil, onu devralmak, ‘dönüştürmek’ ve ‘değiştirmek’ iddiasıydı. (…) Mes’ûliyet ahlâkî bir kod… Eşitlik ve özgürlük gibi parlak kavramların ana payandası… 16, 17 ve 18. Asırlar ne kadar aklın merkezde olduğu zamanlar ise, bir burjuva Asrı olan 19. Asır o kadar ‘duygu’ yüklü bir zamandır. (…) Genel denge, istikrar olarak bildiğimiz devirler hep kısa devre yaptı. (…)