Kasım 2021 Posts

“Fusûsu’l-Hikem’in Sırları”ndan…

 

Prof. Dr. Ekrem Demirli‘nin çevirisiyle Kapı Yayınları’ndan, Sadreddin Konevî Kitaplığı serisinden çıkmış Fusûsu’l-Hikem’in Sırları isimli kitabın başlarından yer yer bazı bilgilere dair ifadeleri alıntılamamdan ibaret olacak bu yazı.

“İlahî yardım( meded-i ilahi), mutlak-zâtî feyizden (feyz-i akdes) işaret olunan ‘berzahlık’ ile taayyün eder (belirir) ve ilk akıl (Akl-ı Evvel) mertebesine ulaşır. İlk akıl ‘Kalem’ diye ifade edilir. Bu yardım daha sonra ‘levh’e, sonra ‘arş’a, sonra ‘kürsî’ye, sonra peş peşe diğer Feleklere ulaşır. İlâhî yardım daha sonra ‘Unsurlar’a, Müvelledâta (cemâdlar, nebâtlar, hayvanlar) ulaşır; böylece uğramış olduğu her mertebenin özellikleri ile boyanmış (insıbağ) bir hâlde sonunda insana ulaşır.

Bu yardımın kendisine ulaştığı insan, sülûk ve uruç ederek, akıl ve nefisler ile birleşen (ittihad); kendi aslî mertebesi olan ‘berzahlık’ile birleşmek için onları kendi zâtî ve aslî ‘münasebet’i ile aşan kimselerden olabilir. Bu durumda söz konusu insana ulaşan yardım, kesret(çokluk) içinde kesretin ve kesret sûretinin en ileri derecelerine vardıktan sonra, onunla, yani bu kesretin birliğiyle (ahadiyet-i kesret) berzahlığa ulaşır. Bunun özelliklerinden birisi, ahadiyetten sonra gelen vahdaniyettir. Böylelikle İlk Akıl’a ulaşan feyzin kendisinden taayyün ettiği makama ulaşmasıyla ‘Daire’ tamamlanır. (s.19)

Bu bir sırdır ki, bunu bilmeyen ve müşahede etmeyen kimse, Allah Teâlâ’nın ‘Emrin(işin) tümü Ona döner’ âyetinin (Hûd, 11/123) hakikatini anlayamaz.

“İddialar yeni iddialar üretmekten daha fazla işe yaramadı.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “Tekne Kazıntısı” üst-başlığı altında çıkan “Karl Marx Kimin Başına İş Açtı?” başlıklı , 30 Rebiülevvel 1443 (5 Kasım 2021) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=95&KatId=6) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (bunlardan ilki başlığı oluşturdu) ibaret olacak bu yazı.

” Yirminci yüzyılın en meşhur Yahudi’si Lenin’e göre Marksizm’in üç kaynağı vardır: 1) İngiliz ekonomi politiği, 2) Fransız sosyalizmi, 3) Alman idealizmi.  (…) Aslına bakarsanız Marksizm’e kaynak olarak gösterilen üç şeyin üçünün de XVIII. yüzyıl Avrupa aydınlanmasının türevleri olduğunu görürsünüz. Sözün kısası, Karl Marx kimsenin başına iş açmamıştır.  (…)

Yaşadığımız günler benim yukarıdaki iddiamın ispatı olarak görülebilir. (…) Eğer neye uğradığımızı anlamadığımız günlerde yaşıyor isek o günlere yaşadığımız günler diyoruz. Yani ‘yaşadığımız günler’ ibaresi bir çaresizliğin, bir aczin ifadesidir. Pandemi dolayısıyla başımıza gelenlere dikkat ederseniz bizi hiç hazırlanmadığımız şartların insafına bırakanlar da kimi neye uğrattıklarını bilmiyorlar.

Yakubî kelimede içerilen ‘rûhî hikmet’ açıklaması

 

Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-II‘nin VIII. Bölümünün başlığı şöyledir: “Bu Fas Kelime-i Ya’kubiyye’de Mündemic (içerilen) ‘Hikmet-i Rûhiyye’ Beyanındadır”

Bu başlık altındaki bilgilerden (s.169-170) daha kolay okunur ve anlaşılır kılarak yapacağım bazı alıntılamalardan oluşacak bu yazı.

” Bu rûhî hikmetin Ya’kubî Kelimeye tahsisinde iki yönün mümkün olduğuna işaret edilerek, ilkinin, Ya’kub (a.s.)ın (oğullarına vasiyetini bildiren) Bakara, 2/132 âyet-i kerîmesine yer verilmek suretiyle Ya’kubiyye kelimesinin ‘dînî rûhî hikmet’ ile lakaplandırıldığı ve ‘rûh’ ile ‘din’ arasında tedbir bulunduğu için bu fassın esâsını ‘din’ ve hükümlerine dâir hakikatlerin teşkil ettiği belirtiliyor.

Rûhun tedbirinin iki kısım üzerine olduğuna, ilkinin ‘aklî tedbir’ (ilâhî ahlâk ile ahlâklanma, ilâhî sıfatlarla vasıflanma ve diğer rabbânî kemâlât ile kemâle erdirilmeyi gerektirir), diğerinin rûhun bedeni yönetmesi ve maslahatlarına ilmî bakışı olduğu ifade ediliyor. Bu ikincisinin rûhî ve tabiî tedbiri toplayıcı olduğu belirtiliyor.

“Dirilt Ölüyü O Kalbindir”

 

Şems-i Tebrizî‘nin (d. 582/1186-v. 645/1247?) Menâkıbü’l-Ârifîn‘de yer alan makalelerinden Tâhirü’l-Mevlevî‘nin tercümesiyle Hilmi Beyca‘nın yayına hazırlamış olduğu, başlıkta belirttiğim isimle Büyüyen Ay yayınlarından 1.Baskısı Ekim 2020’de çıkmış kitaptan yapacağım birkaç alıntılamadan oluşacak bu yazı.

“Hakk Sübhanehu ve Teâlâ bütün halktan üç şey ister: Biri itaat, ikincisi makbul amel, üçüncüsü hatırda tutmaktır. İtaat imandır, makbul amel ubûdiyettir (kulluk), hatırda tutmak ise mârifettir (tikel, özel ve ayrıntılı bilgiler). (s.17)

“Dört şey muhteremdir: 1.Halim ve mütevazi zengin, 2. Az yemeğe kanaat getiren fakir, 3. Allah’tan korkan günahkâr, 4. Müttakî (Allah’a itaatle azabından sakınmak, cezayı gerektiren davranışlardan nefsi korumak ile gerçekleşen takvâ sâhibi) olan âlim.” (s.20)

‘Hayret’ ve zâhir- bâtın, tenzîh-teşbîh haklarında Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-I’den bilgi

 

“Kulun zâtı Hakk’ı müşâhedede mahv ve müstehlek (helak) olur. Onun nazarında Hakk’ın zâtından gayrı hiçbir şey kalmaz. İşte kul bu vakit ‘Allah’ câmi (toplayıcı) isminin mazhariyetiyle şereflenmiş olur; acz ve hayret kulda bu makamda hâsıl olur.” ( s. 205)

“Varlık hususunda hâsıl olan karışıklık ve belirsizlikten dolayı muhammediyyin vârislerinden olan bazımız hayrete düşerek ilminde câhil oldu. Ve nitekim Ebû Bekri’s-Sıddık (r.a.) Efendimiz ‘İdrâkin nihayeti, varlık hususunu hâlin hakikati üzere idrâk edebilmekten aczini ikrâr etmektir.’ buyurmuştur. Bu öyle bir hayrettir ki, ilmin neticesi olduğundan makbûl ve taleb edilendir. Zîrâ hayrete düşen kimseyi ilmi iki taraftan birinde karar ettirmez. Ve (S.a.v.) Efendimizin ‘Yâ Rab, benim sende olan hayretimi ziyadeleştir!’ buyurmaları bu hayret hakkındadır.” (s. 210-211)