Aralık 2021 Posts

Mustafa Kutlu’nun “Kalbin Sesi Bir Hicret Risalesi” kitabından (Dergâh Yayınları, 2. Baskı: Haziran 2019) alıntılar

 

“(…) Görülebilir, ölçülebilir olan, akla uygun olan kesinlik kazandı. Maneviyat buharlaştı. (…) Atı alıp Üsküdar’ı geçen ‘ilerleme’ ve bunu sağlayan ‘güç’ insanın (birey) eline verildi. Rönesans, reform, hümanizm, aydınlanma ile bir ideolojinin temelleri atıldı. Bu dünya görüşünün içerisi maddî ilişkiler ağı ile dolduruldu, insanoğlu ‘sadece bu dünyaya yöneldi’, cenneti bu dünyada inşa etmek istedi. Thomas Hobbes, David Hume, Adam Smith, Karl Marx söz konusu düşünceyi geliştirdiler. (…) ‘Birey’ diye yüceltilen insan artık ‘paran kadar konuş’ diyen insandır. (…) O günden bu güne hâkim ideoloji haline geldi. Adına Kapitalizm diyoruz. Hadiseye yakından bakacağız. (s.26)

(…) Ben de diyorum ki; elimizle, dilimizle düzeltemediğimiz bu güce bari zihnimiz ve kalbimizle ‘buğzedelim’. Günü geldiğinde bu ruh hali (yani teslim bayrağını çekmemiş olmak) hepimize yol gösterir. Bu bir, ikincisi bu yolda (yani muhalif kanatta) imal-i fikr edenler kendilerine yol arkadaşı bulur daha bir heves duyarlar. Önce refik, sonra Tarik denilmiş. (s.27)

(…) Modernizm, şimdilik alternatifi olmayan bir teknolojinin açtığı yolda yürüyor. Tüm dünya onu takip ediyor. Bu yol dışındaki her yol batıldır, çıkmaz sokaktır, bahse değmez, karın doyurmaz, bilime aykırıdır. (…) Artık dua yerine psikoterapi, okuma yerine televizyon, hafıza yerine bilgisayar var. Ara-sıra elektrik kesilip asansörde kalırsanız panik yok. Cep telefonu var. (…)

İsmail Kara’nın “Zafer Değil Sefer” kitabının (Dergâh Yayınları 1.Baskı Kasım 2018, 2. Baskı Aralık 2018) başlarından alıntılar

 

“(…) Bu kitapta tasnif ederek bir araya getirdiğim yazılar farklı zamanlarda yazılmış ve çoğu deneme türüne dahil edilebilecek tahrir çabalarıdır. Yolda bulduklarımı, ara(nı)rken farkettiklerimi, tesadüfen karşıma çıkanları biraz daha kendime yakınlaştırmak, onlarla ülfet kesbetmek ve anla(ş)mak için yazdım. (…)” (Sunuş’tan, s.6)

Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar‘ın anlamakta hatta kronolojik olarak takip etmekte zorlandığım, dipnotları arasında kaybolduğum çok yeri oldu fakat ne gam! Derin ve tehlikeli vadilerde dolaşmak hususundaki ısrarımda hiç fütur getirmedim. ‘Galip sayılır bu yolda mağlup’, ‘zafer değil sefer’ sözleri burada geçerli olmayacaksa nerede işe yarayacaktı!

(…)

Fakat benim seveceğim, kahramanım olacak bir kişilik değildi o. Ne aristokratik tavırlarına ısındım ne de idare-i maslahatçılığına. DP’deki siyasî hayatı ise zaaflarla, ihtiraslarla, neticede başarısızlıklarla dolu zamanlarıydı; kayıp yıllar…