Başlığı Niyet: İrade ve Gaye olan bu bölümün birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.
“(…) Bu bağlamda fakihler, sûfîler ve kelamcıların yaptığı tahlillerde niyet kelimesine teveccüh, meyil, irade, azim ve kalbin bir hususta karar kılması gibi anlamlar verilmiştir. Tehânevî, 1996,2, s. 1735). Konuyla ilgili açıklamalar bir bütün olarak dikkate alındığında niyete verilen değişik anlamların esas itibarıyla iradenin farklı hâllerine tekabül ettiği anlaşılmaktadır. Fakat iradenin kendisi de kelam gelenekleri arasında yoğun tartışmalara konu olmuş ve temelde üç irade teorisi ileri sürülmüştür: Bilgi teorisi, meyil teorisi ve sıfat teorisi. Bilgi ve meyil teorileri, Mu’tezile kelamcıları tarafından ileri sürülmüşken sıfat teorisi Ehl-i Sünnet kelamcılarının görüşüdür.” (s. 94)
“İradenin Bilgi mi Sıfat mı olduğu sorusu bahsinde “Bilgi olduğunu iddia edenlere göre irade, bir şeyin faydalı yahut zararlı olduğu inancı veya zannıdır. Bu zan veya inanç meydana geldiğinde kudret sahibi kişi nezdinde, şıklardan biri diğerine baskın gelir. Kudret ise baskın gelen tarafa tesir ederek, fiili meydana getirir. Bir kısım Mu’tezile düşünürlerine göre söz konusu inanç veya zan, kişiyi bir fiili yapmaya çağıran saiktir. İrade ise bu inanç ve zannı izleyen meyildir. Bu düşünürlere göre bilginin ardından meyil oluşmadığında kudret sahibi kişi fiili irade etmez. Fakat bu görüşe karşı eleştiriler, meselenin daha dakik ele alınmasını gerektirmiştir. (…) Fakat iradenin inanç veya zan olduğunu söyleyenler, ne bütün eklentilerinden soyutlanmış bir inanç ve zanla ne de eylemin fail tarafından yalnızca arzu nesnesi haline getirilmesiyle yetinirler. (…) Bu durumda bilginin kendisi meyli de içerir ve eylem ile bilgi arasında sadece kudret kalır. (…) Diğer deyişle kudretin eksikliğine ilişkin bilgi olduğu takdirde inanç ve zan sadece bir arzu seviyesinde kalır. Bu durumda meyil bigiden ayrı düşünülebilir. Birinci görüşe sahip Mu’tezililer bu duruma sevilen şeye yönelik şevk örneğini verirler. Buna göre şevk, sevdiği ve istediği şeye ulaşmamış kimsede olur.