Ağustos 2022 Posts

“Muasırlaşamazsak var olamayacağımız fikri mekteplilerin bünyesinde kemikleşmişti.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında ” MİSAK-I MİLLÎ’YE DÜŞMAN OLANLAR KİME DOSTLUK VAAT ETTİ? ” başlığıyla çıkan 4 Safer 1444 (31 Ağustos 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=136&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar ( bunlardan ilki ilk paragrafın son cümlesi olarak alıntılanarak başlığı teşkil etmiş durumda) bu yazıyı oluşturacak.

“(…) Neyi vaat etti Allah bize? Bize vaat olunan Allah’ın askerleri olduğumuz şuurudur. Bu şuurun gereğini ilk olarak Diyar-ı Rûm’u, daha doğrusu Bizans’ın kurulu düzenini Dar-ül İslâm kalıbına sığdırarak yerine getirdik. (…) (yazının başlığı alıntı olarak teşkil eden cümlesi burada)

(…) Türkleşmek ve İslâmlaşmak içi boş kavramlardı. Alman emperyalizminin gözünü diktiği topraklara uzanan Turancılığı ciddiye alırsanız Türkleşmekle ne dediğiniz biraz anlaşılabilirdi. İslâmlaşmak dikkatimizi ne asr-ı saadete, ne de hulefa-i raşidin devrine çeviriyordu. (…)

(…) Kuşaklar geçti ve böylece İstiklâl Harbi’nde ne ile uğraşıldığına dair bir hatıra zihinlerde kalmadı. Yazımızın elimizden alınması okuma yazma işini kolayca ikame edilebilir insanların eline zaman içinde bıraktı. (…)

Kur’ân-ı Kerîm’den yedi âyet (meâl /anlam olarak)

 

“Ey Peygamber! Sana ve mü’minlerden sana tâbi olanlara Allah yeter.” (Enfâl,8/64)

“Yeryüzünde (küfr ehline ) baskın duruma gelinceye kadar hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah (sizin için) âhireti istiyor. Allah azîzdir (güçlüdür), hakîmdir (hikmet sâhibidir).” (Enfâl, 8/67)

“Eğer sana hainlik etmek isterlerse (üzülme, çünkü) daha önce Allah’a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti. Allah alîmdir (bilendir), hakîmdir (hikmet sahibidir).” (Enfâl, 8/71)

Ömer Türker’in “Ahlâk / Yeni Bir Yaklaşım” (Ketebe Yayınları, 4.Baskı 2020) kitabının 1.Bölüm’ünden alıntılar

 

“Klasik dönemin önde gelen düşünürleri, en genel anlamıyla, bilimler ve sanatları mümkün kılan şey’in insanın nutuk (düşünme) gücü olduğunda görüş birliğine varmışlardır.” (s.24)

“İnsan hayatının amacı olan temel değeri tespit etmek ve bu değer etrafında örgütlenmek gerekir. Bu ise hem değeri en üst seviyede temsil eden yönetici veya yöneticilere hem de bu değeri korumak amacıyla yöneticilerin vazettiği yasalara ihtiyacı doğurur. Fârâbî bir yandan Kitâbü’l-Hurûf’ta insan topluluklarının hakikat bilgisi etrafında örgütlenmiş bir toplum kurma, bilimleri ve sanatları geliştirme sürecinin uzun zamana yayıldığını, diğer yandan bazı insanların hiçbir çaba sarf etmeden yahut çok az çaba sarf ederek hakikat bilgisini alıp insanların anlayabileceği bir seviyeye indirerek toplumu inşa ve ibka eden (baki kılan) yasalar vazedebilecegini iddia eder. Böylece hem insanlığın döngüsel gelişimini hem de peygamberler etrafında örgütlenen toplum düzenlerini açıklamayı amaçlar. (…)” (s.27)

Yaman Arıkan’ın “Abdulkadir Geylânî’nin Sohbetleri(El-Fethurrabbânî’nin(h.545-546/ m.1150-1152) tercümesi ” kitabının(Uyanış Yayınevi, 1985) başlarından alıntılar

 

“Mukadderâtta olan şeyler başa gelmeğe başladığında, azîz ve celîl olan Allah’a itirazlarda bulunmak; dînin, tevhîdin, tevekkül ve ihlâsın ölmesi demektir. İnanan bir kalb kader karşısında ‘Niçin, Nasıl, Neden’ gibi kelimelerle başlayan soruları aslâ sormaz. Mukadderâtta olan şeyler vuku buldukça, söylediği sadece şu olur: Evet. Allah’ın takdiri vuku bulmuştur.

Nefs, bütün varlığı ile kadere karşıdır; Allah’ın takdiri ile çekişme halindedir, hep kadere karşı çıkar, itirazlarda bulunur. Nefsini ıslah etmek isteyen onunla savaşır, taa onun şerrinden emin oluncaya kadar. Eğer ıslah yolunda kendisiyle savaşılır, ve mutmain hale getirilirse, yani menfî eğilim ve ihtiraslarından arındırılırsa, bu takdirde o hayır içinde hayır olur. İşte bu hâle geldiğinde ona dönük ilâhî hitap (meâlen) şu olur: ‘Ey hakikate ermiş nefs (rûh)! Dön Rabbine, sen O’ndan râzı, o da senden râzı olarak.’ (Fecr, 89/27-28)

“Şiiri tanımakla kalmadım. Kendimi de şiire tanıttım.”

 
İsmet Özel’in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ‘ALIN TERİ GÖZ NURU’üst-başlığı altında ‘İP FIRLATILMIŞ; AMA NEDENSE TUTULMAMIŞ’ başlığıyla çıkan 26 Muharrem 1444 (24 Ağustos 2022)tarihli yazısının(http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/lsmet Ozel?ld=135&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (ilk alıntı da o yazının ikinci paragrafının sonuna doğru ard arda iki kısa cümle olarak başlığı teşkil ediyor) oluşacak bu yazı. İsmet Özel Robert Frost gibi şiirin tercümede kaybolan şey olduğuna inanıyor. Bu inanç ona ‘isterseniz’ dedirterek T.S.Eliot’un Four Quartets kitabının ikinci şiiri East Coker’in başındaki ibareyi (in my beginning is my end) Türkçeye ‘Sonum başlangıcımda saklıdır’ diye tercüme edebileceğimizi dile getirmiş.(…) ‘Bütün insanlar şaşırtılmaktan hem korku hem de zevk duyar.’ diyor.