Fuat Sezgin’in eseri olan “Frankfurt Üniversitesi Arap-İslâm Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nün 30.Kuruluş Yıldönümü Özel Yayını olarak 1984-2011 yılları arası Arap-İslâm Bilimleri Tarihi Enstitüsü Yayınlarına Yazılan Avrupa Dillerindeki Önsözler” kitabından (TİMAŞ, 1.Baskı Aralık 2014 İstanbul) alıntılar
“(…) Goethe’nin ‘dünya tarihinin zaman zaman yeniden yazılması lâzım’ şeklindeki düşüncesi bugün bilim tarihi açısından da geçerliliğini sürdürmektedir. (…)
Yaklaşık iki yüz sene sonra, aktarma ve özümseme dönemi bitip yavaş yavaş üretme dönemine geçiş yapılmıştır. (…) Burada müşahhas misaller verme imkânı yoktur, fakat şu tespit yapılmak zorundadır ki Müslüman ilim adamları, eskilerden kalma ne kadar ilim dalı varsa hepsinde daha yüksek bilgi ve kavrayış seviyesine ulaşmışlardır. (…) Buna ilaveten kendilerine sistematik ve uygulamalı çalışma için gerekli olan deney ve aynı zamanda teori ile pratik arasında denge olması prensibini borçluyuz. Bu gelişme 15. yy.dan itibaren durgunluğa dönüşmeye başlamıştır. (…) Şarkiyatçılığın alt bölümü olarak Arabistik veya İslâm Bilimleri, yani Arapça yazılmış bilimlerin araştırılması 18. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Bu konuda öncülük yapan Jacob Reiske’nin ‘İslâm Dünyası’nı -bir meslektaşımızın ifade ettiği gibi- cihanşümul tarihin tam ortasına yerleştirmeyi denemesi takdire şayandır. (…) Bu meyanda, aslında kendisi için yabancı olan İslâm’in düşünce dünyasını ve iki kültüre mensup insanların ortak noktalarını ne kadar güzel kavrayabildiğini birçok fırsatta dile getirip gösteren Goethe aklıma gelir. Jakob Reiske’den bu yana aralarında birçok Alman’ın bulunduğu çok sayıda Arabist, Arapça kaynakları araştırmak ve yayınlamak suretiyle İslâm kültürüne mensup bilim adamlarının kazanımlarını tanıtmaya çalışmışlardır. En önemli başarılarından biri ise günümüzdeki Müslümanların dikkatini kendi zengin bilimsel miraslarına yönlendirmeleri ve daha ileri seviyede araştırmalara önayak olmalarıdır. Bu bilim adamları arasında en etkilisi ve önemlisi ise benim Müteveffa hocam Hellmut Ritter’dir. Kendisi uzun yıllar Frankfurt Üniversitesi’nde görev yapmıştır.
Şimdi bu şehirde ve bahsettiğim üniversiteye bağlı olarak Arap-İslâm Bilimleri Tarihi Enstitüsü kuruldu. Enstitümüzün gaye ve hedeflerinden bazıları şunlardır:
1. Bilim adamlarının bir kısmı tarafından Arap-İslâm Bilimleri tarihinin araştırılması ve Arap-İslâm bilim adamlarının bilim tarihindeki yerini anlatan eserlerin neşredilmesi, mesela Arapça orijinal metinlerin yeniden yayınlanması ve Avrupa dillerine tercüme edilmesi ile bilimsel bir derginin yayınlanması.
2. Arap-İslâm Bilimleri tarihinin öğretilmesi için öğretmen ve araştırmacıların yetiştirilmesi. Bu hedefe kolay ulaşmak için üstün kabiliyetli öğrencilere burs verilmesi.
3.Bir merkezi kütüphanenin ve Arapça yazmalardan oluşan mikrofilm arşivinin kurulması.
4. Profesör, araştırmacı ve kütüphanecilerin enstitümüzde araştırma yapmaları, seminer ve ilmî müzakerelere davet edilmeleri.
5.En azından bilim tarihi dalında Batı’daki meslekdaşlarımızın ulaştıkları araştırma sonuçlarının İslâm ülkelerindeki meslekdaş ve öğrencilere zamanında intikali.