“Allah’a Yakın Olmak – Varlık Mertebeleri Ve İnsan-ı Kâmil”den (İsmail Hakkî Bursevi, Yayına Hazırlayan ve Notlandıran: Muhammed Bedirhan, Hayykitap, 1. Baskı: Nisan 2012) alıntılar
“Müellif İsmail Hakkı Bursevî bu iki meseleyi ünlü kelâm âlimi Seyyid Şerîf Cürcâni’nin felsefe, kelâm ve tasavvuf terimleri sözlüğü niteliğindeki et-Ta’rifât isimli eserinde yer alan ‘hazarât-ı hams’ ve ‘insan-ı kâmil’ maddeleri çerçevesinde iki ayrı risalede ele almış ve bu risâlelerde bahsi geçen maddeleri şerh etmiştir. Bu iki meselenin, öncelikle de varlık probleminin incelenmesi bizlere Allah, kainât ve insana dair köklü ve bütüncül bir bakış açısı kazandırması açısından önemlidir. Çünkü varlık bütün var olanlar arasında ortak bir manâdır. Dolayısıyla varlık problemi anlaşılmaksızın insanın Allah ve âlem ile ilişkilerini temellendirmek mümkün olmaz. (…) Dolayısıyla varlık ve varlığın mertebeleri konusu doğru biçimde anlaşılmadan ve kavranmadan insanın ne Allah hakkında, ne kendi hakkında ve ne de âlem hakkında bilgisi yetkinliğe erişmez. Bu yüzden tasavvuf ilmi, konusunu tespit ederken bu bütüncül bakışı kazandırmanın yolunun ancak varlığın araştırılmasıyla mümkün olacağından hareketle konusunu varlık olarak belirlemiştir.”(s. 11)
“Özellikle de İbnü’l-Arabî sonrası tasavvuf geleneğinde büyük ölçüde bu anlayış hakimdir diyebiliriz. Varlık ve insan hakkındaki bu bütüncül yaklaşım teknik adı vahdet-i vücûd olan bir doktrine bağlı olarak gelişimini sürdürmüştür. İsmail Hakkî Bursevî’nin de mensubu olduğu Osmanlı tasavvuf geleneği ise anılan doktrinin pratiğe dökülmesi neticesinde oluşmuştur.” (s. 13)