Eylül 2022 Posts

Fütûhât-Mekkiyye’nin 18.cildinden(müellif: İbn Arabî, Çeviri:Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, 2012) tavsiye olarak alıntılar

 
“Allah’tan dolayı yoksul olduğun kadar sadece Allah’a muhtaç olmalısın. Bu durum ‘Allah’ım! Sana sığınırım’ hadisine benzer. Allah’tan dolayı yoksul olman, sende rubûbiyet kokularından birisinin duyulmaması anlamına gelir. Sende bulunması gereken mutlak kulluktur. (…) Allah kayıtsız anlamda mutlak Rab iken sen mutlak kul olmalısın. Allah karşısında -varlığınla değil- değerinle bulunman gerekir.(…) Senin değerin -iddiayla değil- hâlinle tasarruf etmeyi gerektirir. Sen de öyle olmalısın. Nefsin sana ‘Allah sebebiyle müstağni ol’ derse, hiç kuşkusuz sana efendiliği emretmiş olur; sen buna karşılık ‘Ben Allah’a muhtacım ve beni muhtaç kıldığı şeylere muhtacım’ diye cevap vermelisin. Allah hamurumda tuzun bulunmasına bile beni muhtaç kılmıştır.” (s.274-275) Rıbatlarda bulunman gerekir. Rıbat müminin hallerinin en üstünlerinden birisidir. Ölen herkesin ameli kesilirken rıbatta bulunanın ameli kesilmez; kıyamete kadar onun ameli nemalanır, kabir sıkıntılarından kurtulur. Bu durum Hz.Peygamber’den gelen bir hadiste belirtilir. Rıbat insanın kendisini herhangi bir süre olmaksızın veya bildiği bir süre belirlemeksizin tutması ve (bir işe) bağlaması demektir. Kendisini bir işe veya duruma bağlayan kişi, ‘murabıt (rıbat eden)’ diye isimlendirilir. Rıbat bütün hayırlarla ilgilidir, yoksa belirli bir hayırla ilgili değildir. Her şey Allah’ın yoludur. Allah’ın yolu, kullarına kendisinde amel etmelerini emretmiş olduğu şeriattır. (…) Hz. Peygamber bir namazın ardından ötekini beklemenin ‘rıbat’ olduğunu bildirmiştir. Allah kitabında müminlere hitap ederken ‘Sabredin, sabırlı davranın, rıbat edin, Allah’tan sakının'(Al-i İmran 3/200) demiştir. (…) Başka bir âyette ‘Sabır ve namazla yardım isteyin'(Bakara 2/153) denilir. Yani sabır ve rıbat güçlüğünden necata erersiniz. (…) Hz. Peygamber her tehlilin (‘Lâ ilahe İllallah’ sözünü tekrarlama) sadaka olduğunu bildirdiği kadar her tekbirin, tesbihin, hamdin veya iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın sadaka olduğunu bildirmiştir. (…)” (s.274-275)

Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-II’den (Müellif: Muhyiddin İbnu’l Arabî, Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk, Hazırlayanlar: Prof.Dr.Mustafa Tahralı-Dr. Selçuk Eraydın, M.Ü. İFAV 7. Baskı) alıntılar

 

” ‘Ve kân’Allâhu bi-külli şey’in muhîtâ’ (Nisâ, 4/126) âyet-i kerîmesine göre ‘Allah herşeyi, yani bütün varlıkları, hem ilmiyle hem de vücûduyla (varlığıyla -a.a.-) kuşatmıştır. Şu halde herhangi bir varlığın Hakk’ın vücûdu hâricinde müstakil bir varlığı yoktur. Eğer O’nun vücûdu hâricinde herhangi bir şey olabilseydi, O’nun sonsuz olan vücûduna bir had ve hudut çizilmiş olurdu ki, ‘mutlak vücûd’ hakkında bunun tasavvur edilmesi mümkün değildir. Öyleyse mutlak olan ‘vücûd’ birdir, sonsuzdur ve O’nun hâricinde, yani vücûdunun kuşatmamış olduğu herhangi bir müstakil (bağımsız -a.a.-) varlık yoktur.” (s. 15)

“Allah istemediği takdirde insan da isteyemiyor.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “ÖZÜN GEÇMİŞİ VAR MIDIR?” başlıklı ve 18 Safer 1444 (14 Eylül 2022) tarihli yazısının (istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=138&Ktld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan biri yazının ikinci paragrafından bir cümle olup bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacak bu yazıyı.

Muhammed Hamidullah’ın Aziz Kur’an adlı meâlinden(çeviri: Abdülaziz Hatip-Mahmut Kanık,Editör:Ahmet Baydar, dil ve yazım:N.Ahmet Özalp, Beyan Yayınları, Kasım 2000) alıntılar

 

“Ve Rabb’in meleklere şöyle demişti: ‘Evet, ben çınlayan kilden, işlenebilen çamurdan bir insan yaratacağım.” ( Hicr,15/28)

“Onu yapıp ruhumdan üflediğimde, önünde secdeye kapanın.” (15/29)

“Bunun üzerine bütün melekler hemen secde ettiler(15/30);” “İblis (Şeytan’ın ismi) hâriç; o, secde edenlerle birlikte olmayı reddetti.” (15/31)

“O zaman Allah, ‘Ey İblis! Secde edenlerle birlikte olmayışının sebebi nedir?’ dedi.” (15/32)

“O, ‘Çınlayan kilden, işlenebilen çamurdan yarattığın bir insana secde edemem!’ dedi.” (15/33)

Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden (Tercüme: Tâhirü’l-Mevlevî, Yayına Hazırlayan: Recep Kibar, Kırkambar Kitaplığı, 5. Basım: 2013) alıntılar

 

“Günler geçip gittiyse varsın geçsin. Ey pâk ve mübarek olan insân-kamil; hemen sen var ol!..” (c.I, s.9)

“O dilenci suratlı, görmemiş adamların hırsı yüzünden kendilerine o ilahî rahmet kapısı kapandı.” (c.I, s.12)

“Bütün âlem bu nefs kıyâsı sebebiyle sapıttı. Ebdâl-i ilâhîden, yani Allah’ın seçkin kullarından pek az kimse haberdâr olabildi.” (c.I, s.19)