Ocak 2023 Posts

“Vukuatın temelinde Dünya sistemi’nin kısa, orta ve uzun vadede ümit bağladığı planlar yatıyor.”

 

İsmet Özel’in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında KİME YÜZ VERDİYSEN ASTARINI DA İSTEYECEKTİR başlığıyla çıkan 3 Recep 1444 (25 Ocak 2023) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=158&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamaların (bunlardan ilki o yazının üçüncü paragrafının baştan ikinci cümlesi alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacağı bir yazı olacak bu.

“(…) Daha da ileri gidildi: 27 Mayıs yirmi yıla yakın bir zaman boyunca resmen tatil, yani bayram ilân edildi ve 30 Ağustos Zafer bayramına (sadece bu ikisinde askerî erkânı sivil devlet erkanının ziyaret edişi sebebiyle) eş tutuldu.

(…) Her nasılsa ABD ile Milâttan sonra 1945 tarihinden itibaren imzalanan gizli anlaşmalar 27 Mayısla gıdalandı ve bu gıda 12 Mart 1971 muhtırasının ve 12 Eylül askeri müdahalesinin halkın nazarında semirmesine yol açtı, Bugünün Türkiyesinde sokak çatışmalarına şahit olmuyorsak sebebini halen hepimizin 12 Eylül 1980 darbesinin gölgesinde yaşadığımızda bulabiliriz. (…) İklim değişikliği ihtimalinin yüksek oluşu ve karbon salınımı tehlikesinin gerçek oluşu çevrecilik fikriyatının ABD’nin bekası için şişirilmiş bir balon olduğu gerçeğini değiştirmiyor. (…)

Muhammed Hamidullah’ın “Aziz Kur’an” -Çeviri ve Açıklama- (Beyan Yayınları)

 

Çevirenler (Abdülaziz Hatip- Mahmut Kanık), Editör (Ahmet Baydar), Dil ve yazım (N. Ahmet Özalp)’ten oluşan Yayın Kurulu üstâd Muhammed Hamidullah’ın Fransızca Le Saint Coran çevirisinin Aziz Kuran’a dönüştürülmesinin (Türkçe çevirisinin) üç yılı aşan bir çalışmanın ürünü olduğunu belirtmektedir. (SUNUŞ, s.15) Bu çeviride uygulanan yöntemin temel yaklaşımının ‘metni okura değil, okuru metne götürmek’ olduğu vurgulanmakta.

‘Aziz Kur’an’ dan bazı âyetlerin Türkçe çevirileri:

“Onlar Rablerinin doğru yolu üzerindedirler, ve kazananlar da onlardır.” (Bakara, 2/5)

“İnsanlar! Sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize kulluk ediniz, -belki takvalı olursunuz!” (2/21)

“Ve eğer kulumuza indirdiğimizden kuşku duyuyorsanız, haydi onun gibi bir sûre getirin ve Allah’tan başka tanıklarınızı da çağırın, eğer içtenlikli iseniz!” (2/23)

“Gerçekten Allah sivrisineği de, onun üstünde herhangi bir şeyi de örnek göstermekten çekinmez. İnananlar onun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkârcılar ise ‘Böyle bir örnekle Allah ne kastetmiştir?’ derler. Allah onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Ama ancak yoldan çıkmışları saptırır.” (2/26)

“Mesnevî Hikâyeleri”nden (Mevlânâ Celâleddin Rûmî,Hazırlayan: Şefik Can, Ötüken Neşriyat,1. Basım 2003, 17. Basım 2022) birisi

 

Elindeki kırk kuruşun her gün bir mikdarını denize atan adam

“Birisinin elinde kırk kuruşu vardı. Her gece bir kuruşunu denize atardı. / Böylece de nefsine eziyet etmek, her gün onu bir parça daha hırpalamak, sıkıştırmak, üzmek, onun can çekişmesini uzatmak isterdi./ O müslümanlarla beraber savaşa gitti. Savaş sırasında ateş kesilmiş düşmandan yüz çevirmedi./ Bir kere daha yaralandı, tekrar yarasını sardı. Belki yirmi defa bedeninde mızrak kırıldı, ok kırıldı./

“İnsân-ı Kâmil” adlı eserden(müellif:Abdülkerîm el-Cîlî, mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun,İz Yayıncılık) alıntılar

 

Yrd. Doç.Dr. Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal’ın yayına hazırladıkları bu eserin birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“Cîlî, haricî aleme gerçek bir varlık nisbet etmekte tereddüt göstermez. Bununla birlikte haricî âlemin Hakk’a nisbetinin ‘kabuğun öze’ nisbeti gibi olduğunu söylemektedir. Mutlak Vücûd ya da ilahî zât ise gayb âlemidir; ‘İbareler’ ile idrak edilemez, işaretlerin bilinmesiyle anlaşılamaz. Çünkü herhangi bir şeyin bilinmesi, kendisine uygun veya kendisine zıt bir şey ile mümkündür. Halbuki zatın varlıkta ne benzeri ne de zıddı vardır. Akıl, kendi mertebesinde zât hakkında hiçbir bilgi elde edemez. (…)” (s.15)

“(…) Bütün mahlûkât ilâhî kemâlâtın mazharlarıdır (zuhur yerleri) veya Cîlî’nin ifadesiyle zâtın arşıdır. Cîlî’ye göre varlık meselesindeki en önemli kavramlardan birisi de uluhiyet mefhumudur. O’na göre ‘uluhiyet’, vucûdî (varlıkla ilgili) hakikatlerin toplamından ibarettir. (…) (s.16)

“Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele Olarak İslâm 1”

 

İsmail Kara’nın bu isimle yayınlanmış (dergâh yayınları, 3. Baskı:2009) kitabının başlarından birkaç yerden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“(…) Bu kitapta Cumhuriyet Türkiyesi’nin din / İslâm merkezlı meselelerini ülkemizin kritik dönemlerinden birinde hayatî meseleler olarak yeniden ele almaya ve tartışmaya çalışıyorum. (Hemen belirteyim ki Türkiye’de uzaktan yakından dinle irtibatlı olmayan hemen hiçbir mesele yok gibidir.) Elinizdeki ciltte din-siyaset-toplum ilişkileri etrafında, siyasî merkezin, Müslüman halkın ve uluslararası karar merkezlerinin hareketlerini dikkate alarak Diyanet İşleri Başkanlığı, Cemaatler-Tarikatlar, Dinî hayat, İslâmcılık söylemi ile alâkalı konular, problemler, tavır alışlar, tartışmalar var. (…)

GİRİŞ bölümü, Tan Oral’ın, Cumhuriyet’in 20 Kasım 1993 tarihli sayısında (s.1) 1945’ten 1995’e, CHP’nin oklarının giderek azalışı ve 1995’de yok oluşu tarzında ‘Demokrasi, okları tüketiyor ve harcıyor’ yorumu ile başlıyor.