“Niyaz ve Gökyüzü”
Gökhan Özcan‘ın, bugünkü Yeni Şafak‘ta çıkan yazısının başlığı, bu yazının da alıntı olarak başlığını teşkil ediyor. O yazıdan yapacağım bazı alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
” (…) Hatalar insanın ayrılmaz bir parçası… Hata işlemeden yaşamak elimizden gelmiyor. Ne kadar tevbe etsek de yine hataya düşmekten kurtulamıyoruz. Ne hamd edilecek bir şey ki, Rabbimiz bağışlamayı çok seviyor. Kullarının nedametle hatalarını alıp huzuruna gelmesini çok seviyor. Onların bükülmüş boyunlarındaki teslimiyeti imanlarından sayıyor. Onları mağfiretiyle yıkayıp arındırmak için vesile üstüne vesile yaratıyor, bahane üstüne bahane buluyor. Bizim günahlar karşısındaki zayıflığımız biraz da bunun şımarıklığı… Ki vallahi, bu şımarıklıktan dahi iman kokusu geliyor. (…) Bin aydan hayırlı gece bu gecedir diye ümit ederek el açıp niyaz eden, secdelere kapanarak Rabbine teslim olan her cana Leyle-i Kadr’in maneviyatı dokunsun, dünya kirlerimiz süzülsün aksın, her kul bu büyük nimetten nasibini alsın ve cümle katılıklarımız kırılsın ve insanlığımız kar gibi beyaz, pamuk gibi yumuşacık olsun inşallah…”