Ömer Türker‘in 2 aylık düşünce dergisi olan Teklif‘te (Temmuz 2023 / Sayı 10) çıkan “Nefsü’l-Emr Nazariyesi ve Bilimsel Bilginin Nesnelliği Sorunu” başlıklı yazısının(s.72-83) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki, yazarın Kur’ân-ı Kerîm’den yazıya başlamadan yaptığı bir kerîm âyet ( Yâsin 36/12) alıntılamasının bu yazımın da başlığını alıntı olarak teşkil etmesidir) oluşturacak bu yazıyı.
“Nefsü’l-emr (kendinde şey/ işin hakikati, aslı) terimi, İslâm düşünce târihinde İbn Sînâ sonrası dönemde, bilhassa Fahreddin er-Râzî’yle birlikte gündeme gelen bir sorun olarak görünür. Sorunun kaynağında İbn Sînâ’nın varlık- mahiyet ayrımı olduğu söylenebilir. Fakat İslâm’ın müteahhirûn (sonları) döneminde müstakil bir sorun olarak bütün derinliğiyle kavranmışsa da meselenin kadîm (eski) döneme uzanan bir geçmişi vardır. Yine günümüzde de sorun aynıyla devam etmektedir. Dolayısıyla nefs’l-emr sorununu üç ayrı dönemin hassasiyetleriyle ele alabiliriz: İbn Sînâ öncesi dönem, İbn Sînâ’dan modern felsefenin istiklâlini ilan ettiği on sekizinci yüzyılın ikinci yarısına kadarki dönem ve nihayet modern felsefenin hâkimiyetini tesis ettiği son iki yüzyıl. Önce nefsü’l-emrin yahut kendinde şeyin, müstakil bir sorun olarak kavranmasına vesile olan varlık-mahiyet ayrımının tam olarak bu soruna nasıl yol açtığını belirginleştirelim.”