Ağustos 2023 Posts

Celal Şengör’ün Osmanlı Devleti hakkında vaktiyle sahip göründüğü kanaatin aksine bir yazısındaki tavrı ve görüşü üzerine onun yazılarını artık okumadığım hakkında

 

Celal Şengör’ü bir tarihe kadar önemser ve çıkan yazılarını okurdum. O tarihi kaydetmedim ama en az on seneden daha fazla bir zaman geçmiştir, yazılarını merak etmiyor ve okumuyorum artık. Sildim kafamdan ve gönlümden o kişiyi.

O son okuduğum yazısı Cumhuriyet gazetesinin ek olarak verdiği bir dergide çıkmıştı. O yazıda anlam olarak şöyle bir hüküm cümlesi vardı: “Osmanlı Devleti diye bir devlet tarihte hiç olmasaydı insanlık hiçbir şey kaybetmezdi.”

Osmanlı Ve Cumhuriyet Arasında Bir Hoca

 

Merhûm M. Orhan Okay‘ın Dergâh Yayınlarından çıkmış SİLİK FOTOĞRAFLAR PORTRELER kitabının OSMANLI VE CUMHURİYET ARASINDA BİR HOCA başlıklı bölümünün birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Nüfustaki kaydı: Mahmud Celâleddin Ökten. Bu isimlerden hiçbiri onu tanıyanlara bir şey hatırlatmaz. Benden önceki nesil, benim neslim ve benden sonrakiler onu hep Celâl Hoca diye bildiler.

İsmet Özel’in son birkaç yazısından alıntılar

 

“To be or not to be, that’s the question.” Danimarka prensi Hamlet’in eline insan kurukafasını almış olduğu halde sarf ettiği bu sözü şöyle tercüme edebiliriz: Olmak veya olmamak, bütün mesele budur. Doğrudan doğruya dünyada olup olmamaktan bahsediyor. Bu Âdem’in yaratılması akabinde doğan meseledir. II. Cihan Harbi sonrasında eski dünyanın bütün fazlalıklarından kendini arındırarak mutlak bir malî hegemonya kılığında bizi itaate zorlayan Dünya sistemi’nin de ahlâkı budur. Dünya sistemi diyeceğim yerde küfür kelimesini kullansaydım hata mı etmiş olurdum? Hayır, çünkü tek dünyalılık küfrün beslendiği en gür kaynaktır. Yaşayıp yaşamadığı tartışma konusu olan William Shakespeare Britanya’daki en yüksek tabakanın fikrî yapısını yani tek dünyalılığı temsil etmeye dönük şeyler yazdı. Yazdıkları hepimize birer edebiyat şaheseri olarak kabul ettirildi. Shakespeare’in tiyatro eserlerinin tamamının tarihten veya efsânelerden alındığına dikkat etmedik.”

Fütûhât-ı Mekkiyye 18. Cilt’ten alıntılar

 

Müellifi M. İbn Arabî olan çevirisi Ekrem Demirli tarafından yapılan, LİTERA YAYINCILIK’tan (2012) çıkan 18 ciltlik bu kıymetli eserin son cild’inden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“Hiç kuşkusuz ki ikram misafirin değil, hane sahibinin değerini ve kıymetini gösterir. Sıradan insanlar ise ikramın hane sahibinin değil misafirin degerine göre yapıldığını kabul eder.” (s.22)

“Nâhoş işler ârifin ayrılmaz özellik ve nitelikleridir. Ârif dünya hayatında korkarken imandan mahrum olan ise ahirette korkacaktır.” (s.25)

“Allah’ın katında mücmel (öz) denilen bir şey yoktur; orada her şey mufassaldır (ayrıntılıdır). Orada tüm (kül) de yoktur. Tevekkül tafsile göre gerçekleşir.” (s.28)

“En üstün aklın sahibi olan salih kulun söylediği şu sözü söylemelisin: ‘Onlara azap edersen onlar senin kulların ! Bağışlarsan Sen Aziz ve Hakim’sin.’ (el-Maide 5/118) (s.29)

“Konuşan vaiz Kur’an-ı Kerîm iken susan vaiz ölümdür. Hakk’ın tercümanı olan peygamber böyle buyurmuştur!” (s.31)

CHP, tarihinin en zayıf döneminde…

 

Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu ile yansıyan günümüz CHP’si gerçekten acınacak durumda. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na CHP Genel Başkanı olarak görevine devam etmemesi, bu görevi daha liyakatlı birisinin yürütebilmesi için bırakması tavsiyesi çok yerinde bir tavır. Bunu kötüye yormak CHP için hiç de uygun değil. Elbette CHP Genel Başkanı kendisini bir öz eleştiriye tabi tutmayacak ve gitmesinden yana olan kimlerse onlar hakkında iyi-niyet sahibi olmayacaktır.