Ağustos 2023 Posts

Hamid Algar’ın Nakşibendîlik adlı kitabından (insan yayınları 3.baskı) alıntılar

 

Çevirenleri Cüneyd Köksal, Ethem Cebecioğlu, İsmail Taşpınar, Kemal Kahraman, Nebi Mehdiyev, Nurullah Koltaş ve Zeynep Özbek olan bu kitabın birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

Hamid Algar, benim de kendisiyle üniversite öğrenciliğim sırasında İstanbul’da tanıştığım ve görüştüğüm daha sonra Erzurum’da üniversitede asistanlığım döneminde yine görüştüğüm ve kendisini Edebiyat Fakültesi hocalarından her ikisi de merhûm Mehmet Nazif Şahinoğlu ve Orhan Okay’la tanıştırdığım Cambridge Üniversitesi Arap-Fars Filolojisi Bölümü’nden mezun, Tahran Üniversitesi’nde doktora derslerini izledikten sonra, Türkçeyi hakkıyla öğrenmek maksadıyla İstanbul’a geçen ve nihayet 1963’te Cambridge’e dönerek doktora çalışmalarına başlayan, Ondokuzuncu asır İran’ında ulemanın siyasî rolleri konulu tezini 1965 yılında tamamlayıp ABD’de Kaliforniya Üniversitesi’nde Orta Doğu Araştırmaları Bolümü’ne katılan, burada irfan, tefsir, Şîîlik, İran’da İslâm tarihi, Arap, Fars ve Türk tasavvufî edebiyatı, İslâm felsefesi gibi konularda ders veren; İran, Türkiye, Bosna, Malezya ve Özbekistan gibi birçok ülkede hem ilmî kongrelere katılan, hem araştırmalarını sürdüren, birçok dilde yayınlarıyla tanınan, 2010’da emekli olup başta Nakşîlik tarihi ve bugünkü durumu olmak üzere çeşitli konular üzerinde yoğun şekilde çalışmaya devam eden bir bilim adamı. Onun bu kapsamlı / hacimli kitabından yapacağım alıntılamalar da bu seçkin bilim adamının niteliğini yansıtacaktır elbette.

“Tek dünyalılık küfrün beslendiği en gür kaynaktır.” (küfr: ‘iman’ın zıddı)

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında OLMAK VEYA OLMAMAK başlığıyla çıkan 29 Muharrem 1445 (16 Ağustos 2023) tarihli yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr / IsmetOzel?Id=187&/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının birinci paragrafının ortalarından bir alıntı cümle olup bu yazının başlığını teşkil etmektedir) oluşturacak bu yazıyı.

“Yaşayıp yaşamadığı tartışma konusu olan William Shakespeare Britanya’daki en yüksek tabakanın fikrî yapısını yani tek dünyalılığı temsil etmeğe dönük şeyler yazdı. Yazdıkları hepimize birer edebiyat şaheseri olarak kabul ettirildi. Shakespeare’in tiyatro eserlerinin tamamının tarihten veya efsanelerden alındığına dikkat etmedik.

Fütûhat-ı Mekkiyye c.18’den alıntılar

 

Müellifi / Yazarı Muhyiddin İbn Arabî olan, Çevirisi Ekrem Demirli tarafından yapılan, Litera Yayıncılık’tan (İstanbul-2012) çıkan 18 ciltlik çevirinin bu son cildinin başlarından yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

Bu” Büyük sûfî düşünür İbn Arabî‘nin şaheseri Fütûhât-ı Mekkiyye, kutsal topraklardan tüm insanlığa açılan bilgi ve hikmet fetihleri, ilk defa tam olarak başka bir dile çevrilerek yayınlanıyor! Doğu ve Batı düşüncesinde derin izler bırakmış, mistik gnostik (irfânî) pek çok akımlara kaynaklık etmiş büyük düşünür İbn Arabî’yi ‘Şeyhü’l-Ekber’ yani en büyük üstad yapan bu topraklarda bizzat kendisinin el yazısıyla titizlikle korunmuş olan bu dev eser, on sekiz kitaplık bir seri halinde tam metniyle Litera Yayıncılık ‘literalliği’ ve kalitesiyle yayınlanarak tamamlanmıştır! (s.9, Yayıncının Önsözü’nden ilk paragraf)

Prof.Dr. Muhammed Hamidullah’ın Çeviri ve Açıklaması ile Aziz Kur’an’dan bazı âyetler

 

Yayın Kurulu: Çevirenler Abdülaziz Hatip-Mahmut Kanık Editör Ahmet Baydar Dil ve yazım N. Ahmet Özalp

“Onları nerede yakalarsanız, öldürün; sizi kovdukları yerden siz de onları kovun. Zulüm öldürmekten daha kötüdür. Ama Kutsal Mescit’te (Kâbe) onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar sizinle savaşırsa siz de onlarla savaşın. İşte inkârcıların cezası böyledir.” (Bakara, 2/191

“İnsanlar arasında öylesi vardır ki, şimdiki hayata ilişkin sözü senin hoşuna gider ve kalbindekilere Allah’ı tanık tutar. O’ysa düşmanların en azılısıdır; ve sırtını döner dönmez bozgunculuğu yaymak, ekini ve hayvanı yok etmek için yeryüzünde koşturur. Halbuki Allah kötülüğü sevmez!” (aynı sûre, 2/204-205)

“Ve kendisine ‘Allah’tan kork!’ denildiğinde, onu suçluluk dolu bir gurur kuşatır. İşte ona Cehennem yeter. Ve elbette o ne kötü yataktır!” (aynı sûre, 2/206)

CHP, tarihinin en zayıf döneminde mi?

 

Bu soru en başta CHPlilerin sorusu olmalı. Onlar sormalılar kendi kendilerine ve birbirlerine bu soruyu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş…

Bu üçü hiçbir ümit vaad etmiyor gerek siyasetçiler olarak, gerek Büyükşehir belediye yöneticileri olarak. Konuşma tarzları bile etkileyici değil.

Önündeki masaya vurarak “ben burdayım, burda” demekle ne söylenmiş oluyor?

Cumhurbaşkanı seçimi öncesi daha seçim sonuçları Y.S.K. Başkanı’nca açıklanmadan Ekrem İmamoğlu’nu ve Mansur Yavaş’ı kasdederek, onların yanında ve onlara dönük, kendisi Cumhurbaşkanı seçilmiş gibi Cumhurbaşkanı Yardımcılarım demesi ve bunu zaman zaman hâlâ tekrar etmesi ciddiyetle bağdaşır mı?

Bu mu siyaset?

Halkımızın böylesi siyaset adamlarına yaygın anlamda itibar edeceğini hiç sanmıyorum.

Siyaset her şeyden önce ciddiyet ve nitelik gerektiren bir iştir. Halkımız siyasete ve devlet idaresine talip olanlara ciddiyetleri ve nitelikleri mertebesinde oy verecektir. Bu böyle bilinmeli elbette.