Eylül 2023 Posts

İnsân-ı Kâmil’den alıntılar

 

Yazarı Abdülkerim el-Cîlî olan, Abdülaziz Mecdi Tolun tarafından tercüme edilmiş, (merhûm) Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal ekibince Yayına Hazırlanmış, İZ Yayıncılık’tan 4.baskısı 2015’te çıkmış bu eserin başlarından yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“İnsanın Allah’ın halifesi olması veya esmâ ve sıfâtının (isimler ve sıfatlarının) tezâhürü için tam mazhar (zuhur yeri) olması her insan için bir hak olmakla beraber, fiilen bu imkân sadece İnsân-ı Kâmil (Kâmil İnsan) için söz konusudur. İnsân-ı Kâmil de, mutlak anlamda Hz.Peygamber, O’na niyâbeten (vekâleten) de diğer nebi ve velîlerden ibârettir. Hakk’ın varlığının ilk tenezzül (inme) ve taayyün (belirme) mertebesi, zâtından zâtına olan ilk taayyün mertebesi olarak isimlendirilen birinci belirme mertebesidir. Bu mertebe aynı zamanda Hakikat-ı Muhammediyye (Muhammedî Hakîkat) mertebesidir ve Zât-ı İlâhîde (İlâhî Zâtta) içkin olan kâbiliyet ve sıfatlar birbirinden temeyyüz etmeksizin ( ayırt edilmeksizin), icmâlî (öz) olarak bu mertebededir. Bu mertebe, kendisinden sonra gelen bütün mertebelerin hakikatlerini toplayıcıdır ve yine bu mertebe Hz. Peygamber’in hakîkatinden ibarettir. İşte hem varlık olarak ve hem de bilgi olarak kendisinden sonra gelen ilahî ve kevnî (oluşsal) bütün mertebelerin esası ve İnsân-ı Kâmil’in mertebesinden ibaret olan bu mertebe, yani Muhammedî Hakîkat mertebesi kitabımızın isminin işaret ettiği mertebedir.

Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-II İbrahim Fassı’ndan alıntılar

 

Cenâb-ı İbrâhîm (a.s.)da Hak muhabbeti gâlib olduğundan Allah uğrunda babasından ve kavminden yüz çevirdi; ve Hak yolunda oğlunu kurban etmeğe teşebbüs eyledi; ve çoğu malını terk etti. Ve muhabbetinin şiddetinden Hakk’ı, nurlu oluşunun zuhûru hasebiyle yıldızların zuhur yerlerinde taleb edip: “Eğer Rabbim bana hidâyet etmez ve doğru yolu göstermezse, şaşırmışlardan ve Hakk’ın cemâlinde hayrete düşenlerden olurum.” (En’âm 6/77) dedi. Bu hallerin cümlesi heyeman galebesindendir (şiddetli aşk üstünlüğündendir). Ve âkıbet şiddetli aşk kemâli hasebiyle kendi nefsinden fânî ve Hak’la bâkî oldu. Ve Hakk’ı gökler ve arz ile ruhlar ve cisimler mazharlarında idrâk eyledi. Bu teheyyüm (şiddetle âşık olma) sıfatı ilk olarak Hakk’ın cemâlini müşahededen dolayı hayrete düşmüş yüce ruhlarda görünür oldu. Zîrâ Hak, cemâlî celâlinden tecellî etti; ve onlar Hakk’ın nurlarında şaşkın olup nefislerinden gâib (görünmez) oldular. Dolayısıyla nefislerini ve Hakk’ın mâsivâsını (dünya ile ilgili şeylerini) bilmediler. Ve onların halkıyyeti (yaratılışı) üzerine hakkıyyet (hak olma) mütecellî ve üstün olduğundan onlar bu tecellîde müstağrak (gark olmuş/batmış) ve müstehlek (tüketilmiş) oldular. İkinci olarak nebîlerin kâmillerinden İbrâhîm (a.s.)da zâhir (görünür) oldu. Çünkü Halîlü’r-Rahmân idi. Ve ‘halîl’ muhibbin (sevenin) rûhu meyânında ‘tahallül’ (nüfuz etme) eden habîbdir. Ve ‘hıllet’ habîbde tahallül eden muhabbettir (hıllet: içten sevgi). Dolayısıyla İbrâhim (a.s.) Hakk’ın varlığına mütehallil (nüfuz eden) ve Hakk’ın varlığı da onda nüfuz eden (dâhil olan) olup aslının şiddetinden dolayı Hakk’ın dışındakilerden yüz çevirip gökleri ve arzı yaratana yönelmiş olduğundan İbrâhimî kelime “müheyyemî hikmet”e yakınlaşmış kılındı. Ve bu fass’ta “heyemân”ın ahvâli söylendi. Ve subûtî, ilâhî sıfatlar ilk olarak cenâb-ı İbrâhîm (a.s.) ile görünür olduğundan “kuddûsî hikmet”den sonra bu “müheyyemî (aşırı aşkla ilgili) hikmet”in zikri gerekti.

“Eğer varsa ‘Batı Medeniyeti’ bir faraziyeler yığını olarak var.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında ŞİİRİN HESABINDAN HESABIN ŞİİRİNE başlığıyla çıkan 21 Safer 1445 (6 Eylül 2023) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr / IsmetOzel?İd=191&/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafından bir cümle olup alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacak bu yazıyı.

“(…) Allah’ın ordusu Osmanlı mülkü olarak bilinen toprakların kavmiyetçilik adına ‘elden çıkması’ hadisesi karşısında bir engeldi. Nitekim yeniçeriliğin kanlı bir şekilde hükümsüz bırakılmasından dört sene sonra Yunanistan dünya Hıristiyanlarının kanatları altında bağımsızlığını ilân etti. Bu vakıa bir kavmin Osmanlı mülkünden toprak koparmasının ilk örneğiydi. (…)”

Bir kitaptan bir bölüm

 

İsmail Kara‘nın Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele Olarak İslâm kitabının (dergâh yayınları 3. Baskı: Mart 2009) bir yerinden (s.190-191-192-193) bir yazı çerçevesinde yapacağım bazı alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“(…) Okuduklarımdan, ama daha ziyade yaşadıklarımdan; gördüklerim, dinlediklerim ve hissettiklerimden yola çıkarak Müslüman / İslâmî endişe sahibi halkın Cumhuriyet idaresinin din politikalarına yaklaşımı ve olup bitenleri değerlendirmesiyle alâkalı olarak şu tesbitlerde ve tasvirlerde bulunabilirim:

İbrahim Kalın’ın “Barbar Modern Medenî – Medeniyet Üzerine Notlar” kitabının başlarından alıntılar

 

“Medeniyeti işlevsiz bir soyutlama ve seküler bir din olarak reddeden İsmet Özel’in Üç Mesele: Teknik, Medeniyet, Yabancılaşma adlı eseri yahut Nobel edebiyat ödülü sahibi Güney Afrikalı edebiyatçı J.M. Coetzee’nin Barbarları Beklerken romanı, medeniyet kavramının farklı gerekçelerle yüceltilmesine karşı çıkan çalışmalar arasında zikredilebilir.

İslam inancı, dünyanın geçici bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu söyler. Fakat bu, Allah’ın hikmet ve nizam üzere yarattığı ve bundan dolayı zatî bir değere sahip olan dünyanın büsbütün ihmal edilmesi anlamına gelmez. İslam dünyadan kaçmaz; onu varlık hiyerarşisi içinde doğru bir yere oturtur. (…) Hedef, dünyaya köle olmadan onu dönüştürmek, işlemek ve insanlığın hayrına kullanmaktır. (…) Kâmil insanlar yokluk ve darlıkta da şükredebilen kişilerdir.

“(…) Gerald Heard, İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında yayımladığı Man The Master adlı eserinde medenîliğin nasıl “sanayileşme” ve “mekanikleşme” ile eş anlamlı hale geldiğine işaret eder.