Kasım 2023 Posts

İsrail’den (zalimden)yana ve Gazze’den (mazlumdan) yana ülkeler belli oluyor

 

İngiltere ateşkes’i reddetti, dolayısıyla zalimden/İsrail’den yana olduğunu gösterdi. ABD çekimser kaldı, böylece o da zalim / İsrail tarafında kaldı sayılır. Türkiye kesinlikle ‘ateşkes’ten yana ve duruşu zalimin yanında değil, mazlumun yanında. Diğer ülkelerin duruşları da belli olacak. (belli oldukça bu yazıda onlara yer verilecek)

Bu arada, ifadeler: “Netanyahu: Acımasız olacağız”. “İsrail’in saldırılarında can kaybı 11 Bin 500’e yükseldi.”

“Netanyahu: Biden’la konuştum, acımasız olacağız.”

Netanyahu Arap lidelere seslendi: “Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız sessiz kalın”

“ABD işaret etti; İsrail düzenledi”

“İsrail yeni saldırı hazırlığında mı?”

“ABD’den İsrail’e silah mühimmat sevkiyatı devam ediyor.”

“Gazze’de ölü sayısı 12 Bine yaklaştı.”

“GAZZE BOMBALANMAYA DEVAM EDİYOR”

Dr. Nihad Abunasser: Biz tavrımızı değiştirmeliyiz.

“Bu saldırılar tüm bölgeye yayılabilir. İsrail ırkçı, faşist bir yaklaşımla farklılaşmaya ve faşist zorbalığa sebep oluyor.”

Netanyahu, A’dan Z’ye, İsrail tüm bu suçların hepsini işlediklerini bir tür itiraf ediyor. “Çok sivil öldürdük” diyor. Prof.Dr. İrfan Kaya Ülger bu itiraflara rağmen İsrail hükümeti hesap verecek, ceza almasını dilerim ama alır mı, kötümserim. Sürecin yavaş yürüdüğünü söyledi. İsrail’in yargılanması, taraf olduğu için, gerçekleşmeli. Netanyahu ve diğer İsrail devleti ilgili makamlarında bulunan yetkililer savaş suçu işlemekten ötürü cezalandırılmalı ve suçları gereği infaz gerçekleşmeli.

Almanya da zalim İsrail’den yana. İsrail aleyhine gösterilerin yasaklandığı haberi var. Gazze’ye karşı İsrail’i destekleyen yazılar, gösteriler serbest; bu biliniyor. Ama Filistin’i destekleyen, İsrail’i kötüleyen gösterilerin yasak olduğu da biliniyor. Mazlum Gazzelilere karşı zalim İsrail’i kötülemek, Yahudi zulmüne vurgu yapmak yasak! Bu arada Cumhurbaşkanımız Almanya’ya gidecek, kendisinin Yahudi zulmüne karşı olduğu, Gazze’yi yani mazlum tarafı desteklemekten yana olduğu belli. Orada da bu tavrını sanırım yansıtacaktır. Bakalım Alman yetkililerin Cumhurbaşkanımıza bu hususta tavrı nasıl olacak?

Netanyahu, “Sevgili dostum Biden’ın liderliğindeki ABD bizimle ortak çıkarları görüyor.” “Bize özel denizaltı ve donanmayla birlikte uçak gemileri gönderdi.” “Gerekli mühimmat ve silahları verdi.” dedi. Son durum: “Batı İsrail’den neden korkuyor?” Netanyahu: “Desteği kesersen işin biter.” dedi. “Gazze’de Batı destekli soykırım.” “ABD, Batı’da Yahudi lobilerinin gelişmesi ve güçlenmesi için her desteği verdi.” “Batı, İsrail’den neden korkuyor?” “Biden’ın kaderi İsrail’in mi elinde?”

“İslam-o- Fobi veya İslam-korkusu Neyin Semptomu?”

 

2 aylık düşünce dergisi olan Teklif‘te (Kasım 2023 / sayı 12) Ahmet Ayhan Çitil‘in “İslam-o-Fobi Neyin Semptomu?” başlıklı bir yazısı çıktı. Bu yazıdan yazarı tarafından sunulmuş bazı alıntıları aktarmamdan ibaret bir yazı olacak bu.

” İslam bir din olarak naslarda, İslâmî ilimlerce ortaya konulan eserlerde mevcut olduğu kadar, çok geniş bir coğrafyada ve çok uzun bir zaman dilimi içerisinde çeşitli görünüşlerle arz-ı endam etmişti.”

“Sadelik yanı başında bilime mahsus gerçekliği de getirir.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında TEPE TAKLAK FELSEFE başlığı ile çıkan 2 Cemaziyelevvel 1445 (15 Kasım 2023) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/ IsmetOzel?Id=202&/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafından bir cümlenin alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil etmesi) oluşturacak bu yazıyı.

“(…) Bir şeyler anlaşılmaz biçimde başka şeylerden öncedir. Beşer ve onu takiben insan hayatında bazı kalıplar hataya düşmemizden önce işleyiş gösterir. Günlük dil bu işleyişe yer açacak biçimde şekil almıştır. ‘Bilim’ kelimesini uzmanca bir bilgilenme yolunu takip edenler meşgul oldukları işin adını koymak üzere uydurmuşlardır. (…)”

Siyasetçi olmak kolay mı?

 

Kolay sananlar kesinlikle yaygındır. Örnek olarak CHP’yi göz önüne alırsak Kılıçdaroğlu nasıl bir siyasetçiydi? sorusuna cevap vereceklerin büyük çoğunlukla o kişiyi bir siyasetçi olarak yetersiz, etkileyiciliği zayıf olarak görenler /değerlendirenler olacağı tahmin edilebilir. Keza aynı Partiden Ekrem İmamoğlu için bir kanaat yoklaması yapılsa beğenmeyecekler çok olacaktır. Vaktiyle İBB Başkanı seçilmesinin nasıl izah edileceği sorulursa; başka partiden, özellikle iktidardaki parti’den adayın benimsenmemesinin rolü olabileceği, soyadının bile olumlu anlamda, seçilmesinde rolü olduğu düşünülebilir. Tanınmayan birisi olarak İBB Başkanı seçildi o zaman. Aynı kişi Kılıçdaroğlu genel başkanken ona iltifatta bulunuyordu; şimdilerde de Özgür Özel’e.

Özgür Özel’e gelince, o da kendine özgü bir seri davranışlar sergiliyor. Hiçbirinde mesela Bülent Ecevit’in duruşuna, hareketlerine benzerlikler yok. Deniz Baykal’ın tavrı, konuşması, duruşu da bunlardan çok farklıydı.

Siyasetçi olmak kişilikle, duruşla, konuşmayla; görenlerde bir ciddiyet, saygı uyandırmakla ilgili olsa gerek. Güncel CHP ileri gelenleri bu kıstaslara göre düşük siyasetçi profili yansıtıyorlar.

Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı olarak ilk yapılacak seçimde aday olması durumunda seçilme ihtimalini çok düşük görenlerdenim.

Özgür Özel’in de genel başkanı olduğu CHP’nin ilk genel seçimde CHPlileri sevindirmeyecek bir sonuçla karşılaşacaklarını büyük ihtimal olarak düşünüyorum.

Siyasetçinin bu alanda başarılı olması gerektiğine, hele partisinin iktidara gelmesinde ve belediye başkanlığına partisince aday gösterilmiş olması halinde başarılı olması hususuna vurgu yapmak için böyle bir yazı kaleme aldım. Başarılı siyasetçi olmak kolay değil elbette. Bağırıp çağırmakla, konuşurken kürsüye vurmakla, hızlı yürümekle başarılı olunmuyor siyasette.

“Klasik metafiziği değerli kılan şey, ‘niçin’ sorusunu anlamlı bir şekilde sormayı mümkün hatta zorunlu kılmasıdır.”

 

Prof. Dr. Ömer Türker‘in “Evrim Risalesi” isimli kitabının (Ketebe Yayınları, 1. Baskı Eylül 2023) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“(…) Bu kitapta evrim teorisinin kapsamlı bir anlatısı hedeflenmediğinden tartışmayı mümkün kılacak şekilde icma edilen (toplanılan) görüşler esas alınmıştır. Bu sebeple başlangıçta oldukça muhtasar (kısa) şekilde evrim teorisinin bir anlatısı verilmiş, ardından İslâm düşünce geleneklerinden hareketle teorinin temel iddialarının ayrıntılı bir tahliline geçilmiştir.

Kitabın Türkiye’de hem genel olarak İslâm düşüncesinden hareketle çağdaş sorunları ele alma yolundaki araştırmacılara hem de özel olarak evrim teorisinin daha isabetli bir zeminde tartışılmasına katkı sağlamasını diliyorum. (…)” (ÖNSÖZ’den / Ömer Türker)

“(…) Medeniyet kelimesi, bir arada yaşayan insanların karşılıklı ilişki içinde geliştirdikleri bütün olgulara işaret eder. (…) Dayandığı bilginin açıklama gücü bulunmadığına inanılan hiçbir medeni olgu varlığını idame ettiremez. (…) Dolayısıyla medeniyetin tarihi gerçekte o medeniyetin kurumlarını inşa eden bilimler ile bu bilimlerin uygulamasını ifade eden tecrübenin tarihidir.”

“İslâm düşünce geleneği kapsamında bulunan bilim gelenekleri, modern bilimin gelişmesiyle pek çok alanda ya açıklama gücünü yitirme ya da yeni dönemin bilimsel açıklamalarıyla uyumsuz duruma düşme sorunuyla yüz yüze kaldı. İnsanlık tarihinin muhtelif dönemlerine dair bilgilerimiz göstermektedir ki her dönemde bilimsellik payesini temellük eden (kendine mal eden) bilgiler bütünü, önceki dönemlerin bilimsel kabul edilen bilgiler bütününe nispetle kimi zaman yalnızca farklı açıklama önerir ama bu açıklama, dönemin beklentilerini karşılamağa daha elverişli olur. Modern dönemde özgürlük ve eşitlik kavramlarının adalet ve nizam kavramlarına tercih edilmesinde olduğu gibi, özellikle dönemlere hâkim olan siyasi ve toplumsal değerler, farklı açıklamalardan birinin diğerine tercih edilmesine yol açar. (…) Canlılığı ve canlıların yaşam evrelerini inceleyen bilim olan biyoloji, özellikle evrim teorisiyle birlikte geleneksel açıklamalardan kökten şekilde farklılaşan bir açıklama modeline ulaştı. (…)