Ahadî Hikmeti içeren Hûdî Kelimenin Açıklanması
Muhyiddin İbnu’l-Arabî‘nin FUSÛSU’L-HİKEM isimli eserinin Türkçe Tercüme Ve Şerhi-II’nin (Tercüme Ve Şerh: AHMED AVNİ KONUK, Hazırlayanlar: Prof.Dr. MUSTAFA TAHRALI-Dr. SELÇUK ERAYDIN, İFAV, Yedinci Baskı 2017) HÛDÎ KELİMEDE MÜNDEMİC (İÇKİN) ‘AHADÎ HİKMET‘in Açıklamasına ait Fas’tan alıntılar bu yazıyı oluşturacak.
” Ahâdiyyet üç mertebe üzerinedir: Birincisi: ‘Zâtî Ahadiyyet‘dir. Bunda aslâ kesret (çokluk) itibarı yoktur. İhlâs,112/1 bu mertebeyi açıklar. Ve bu zâtî ahadiyyet, mutlaklığı hasebiyle, Vâhid için hiç bir niteliği ve nitelendirmeyi kabûl etmez; belki bu ahadiyyet Vâhid’in aynıdır. İşte bu tevhîd’e ‘zât tevhîdi‘ derler. İkincisi: Esmâ / İsimler ve sıfât / sıfatların ahadiyyet mertebesidir. Ne kadar ilâhî isimler ve sıfatlar varsa, sonsuz çokluğuyla, zât ile birdir. Ve isimlerin çokluğu taakkul (akıl erdirme) ve nisbet itibariyle sâbittir. Yoksa Hak zâtı ıtlâkı (genellemesi) hasebiyle bu gibi nisbetler ve aklî itibarlardan münezzehtir. Bu itibâra göre Allah Vâhid’dir. Zümer, 39/4 bu mertebeyi açıklar. Zîrâ makhûr (kahr edilen) olmayınca kahhâriyyet (kahr oluş) görünür olmaz. Ve kahr edilenin vücûdu ise nisbî ve itibârîdir. Ve bu mertebede ‘vahdet’ Vâhid’in na’tıdır (nitelenmesidir), ‘zât’ı değildir. Üçüncüsü: Fiillerin ahadiyyeti / etkilerin ahadiyyeti ve etkilenmeler. Ve bu mertebede müteâlî (aşkın, yüce) Zât fiillerin tümünün masdarıdır (temelidir); ve münfaillerin (fiili kabul edenlerin) hepsinde etkindir. Ve bu ahadiyyet ‘rubûbî ahadiyyet’tir. (Allah’a mensuplukla ilgili ahadiyyet). İşte Hûd (a.s.) ın hikmeti bu ‘rubûbî ahadiyyet‘e dayanandır.