Şubat 2024 Posts

“İlahiyat kadroları akademik hedeflere yoğunlaşma vazifesiyle yükümlüdürler”

 

ÖMER TÜRKER‘in 2 aylık düşünce dergisi Teklif‘te (Mart 2023, Sayı 8) çıkan “Türkiye’de İlahiyatların ve İlahiyatçılığın Sorunları” başlıklı yazısından yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki s.119’un ortasından bir cümle alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil etmekte) oluşturacak bu yazıyı.

“Yeni eğitim kurumlarının yanı sıra artık açıklama gücüne sahip bilimsel bilgiyi temsil etmek salahiyetini kaybeden medreselerin faaliyetine devam etmesi, Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar klasik aklî ve şer’î bilimlerin yeni eğitim sistemindeki yerinin belirginleştirilmesini de zorlaştırmış hattâ medreselerin kısmen ilgisizliğe terkedilmesine sebep olmuş görünmektedir.”

“Türkiye’deki üniversitelerin sosyoloji, psikoloji, felsefe gibi temel bölümlerinde yetişen insanların kahir ekseriyeti, klasik İslâm geleneğinin önde gelen şahsiyetlerinin teorileri bir yana isimlerini bile duyma imkânına sahip olamamıştır.”

“Üniversite” konulu bir Açık Oturum’dan alıntılar

 

Teklif isimli 2 aylık düşünce dergisi‘nden (Mart 2023, Sayı: 8) başlıkta ifade edilen Açık Oturum’dan yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Açık Oturum’a katılanlar İlahiyatçı akademisyenler olup Tahsin Görgün, İhsan Fazlıoğlu, Ömer Türker, Ahmet Ayhan Çitil, İbrahim Halil Üçer’dir.

Tahsin Görgün: Bismillahirrahmânirrahîm. Genellikle biz sorunları tartışırken daha genel bir perspektifte müzakere ediyorduk ama bu sefer sanki Türkiye’deki durumu dikkate alıp üniversitenin hâlini müzakere ederek Türkiye üzerinden genel anlamda universiteyi konuşmamız daha isabetli olacak gibi. Öncelikle bir hususu işaret ederek başlamak istiyorum: Türkiye’de özellikle son birkaç on yılda inşaat, mühendislik ve tıp gibi alanlarda önemli başarıların elde edildiğini söylemek mümkün. Bu başarıların bir cihetten üniversiteler ile doğrudan alâkası var. Mühendisler ve tabipler bu ülkenin üniversitelerinde yetiştiler. Misyonu, varlığını kendisine medyun olduğu toplumu bilgi konusu ve kaynağı olmaktan çok, malzeme olarak görüp, malzemesini içinde bulunduğu toplumdan alarak, onu sömürge düzeni veya dünya sistemine uyarlamak olan bir kurumun işi araştırma olamayacağı ve işinin en iyi ihtimalle eğitim olacağı; eğitimin de toplum içinden seçilmiş bir kesime, sömürgeci ülkelerin çıkarlarına -farkında olarak veya olmayarak- duyarlı belirli bir elit yetiştirmek olduğu söylenebilir.”

“Cevâmiu’l-Kelîm: İbnü’l-Arabî’nin Dünya Görüşünde İnsan ve Âlemdeki Konumu”

 

Muhammed Bedirhan‘ın Teklif isimli 2 aylık düşünce dergisi’nde (Kasım 2022, Sayı: 6) çıkan, bu yazının da alıntı olarak başlığını oluşturan yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Bir dindarlık hareketi olarak başlayan tasavvuf geleneğinin zaman içerisinde sistematik bir din ve dünya görüşünü de geliştirdiği görülür. Bu görüş çerçevesinde tasavvuf geleneği özgün bir varlık, bilgi ve değerler tasavvuru önerir. Bu bağlamda Tanrı-âlem ve insana dair kadim felsefî problemlere çözümler sunar. Tanrı’nın zatının tek ve mutlak gerçeklik olması ve âlemin ise bu gerçeklikten kaynaklanmakla beraber ontolojik açıdan bir tür hayal olarak görülmesi anlayışı bu varlık, bilgi ve değerler tasavvurunun dayandığı ana ilkedir. Sûfiler bu ilkeyi referans noktası olarak kabul edip bir yönü ile Hakk’ı diğer yönü ile ise insanı istinatgâh kabul eden bir metafizik sistem inşa ettiler.”

“Sömürge Aracı Olarak Medeniyet”

 

İbrahim Kalın‘ın “BARBAR – MODERNMEDENÎMedeniyet Üzerine Notlar– kitabının (İNSAN YAYINLARI: 705 İBRAHİM KALIN KİTAPLIĞI: 3, Birinci Baskı: 2018) bu yazının da alıntı olarak başlığını teşkil eden bölümünden yapacağım alıntılamaların oluşturacağı bir yazı olacak bu.

“Emperyalizm, hiçbir zaman sadece ülkelerin işgalinden ve kaynaklarının sömürülmesinden ibaret olmamıştır. Bir fikir ve politika olarak sömürgecilik aynı zamanda bir dizi kavram ve yaklaşımı ifade eder. İlerleme, medeniyet, çağdaşlık, kültürel ve sınıfsal üstünlük, estetik, ilkellik, yabanilik, geri kalmışlık, insanlığa hizmet gibi kavramlar, emperyalist düşüncenin sıkça başvurduğu araçlardır. Bu kavram ve kelimeler siyasetçiler, diplomatlar, akademisyenler, gazeteciler, misyonerler, kanaat önderleri, iş adamları vd. aktörler tarafından inşa ve istimal edilirken amaç, emperyalizmin iki işlevinin olduğunu ispat etmektir: Bir tarafta Avrupa ulus-devletlerine ekonomik katkı sağlamak diğer tarafta kolonileri medenileştirmek. Onlar için bu bir kazan-kazan durumudur. Zira kolonilerde yaşayan geri kalmış, ilkel ve yabanî toplumların kendi başlarına medeniyet trenine binmesi mümkün değildir. (…)”

“Avrupa sömürgeciliği ile modern medeniyet kavramı arasındaki yakın bağın dînî ve seküler boyutları, 19. yüzyıl Batı düşüncesinde bir tezat teşkil etmiyordu. Zira emperyalizmin kültürel, dinî ve estetik boyutuna atıf yapan medenîleştirme misyonu, dönemin dünya görüşünün temel unsurlarını bünyesinde barındırıyordu. (…) Böylece emperyalizm hem dinî hem de seküler gerekçelerle insanlığa hizmet eden bir faaliyet haline gelmekte ve efendiler kadar kölelere de fayda sağlayan bir iyilik hareketine dönüşmekteydi.”

Önümüzdeki Seçim neden önemli?

 

Seçilmemesi gerekli ve önemli olan isimler seçilmeyip artık bir daha şanslarını deneme girişiminde bulunmayacaklardır, dolayısıyle unutulacaklardır. Bu güçlü ihtimâl gerçekleşirse artık duymaktan bıktığımız isimler siyaset ortamından uzaklaşarak başlarının çaresine bakacaklardır. İBB Başkanlığının evvelemirde yenilenmesi zorunludur. Önceki başkan fazlasıyla kaldı o görevde ve geçmiş İBB başkanları arasında en sönük olanıydı. Murat Kurum seçilirse isabetli olacaktır. Dilerim seçilir.

Ankara’da da hâlen ABB Başkanı olan isim bu seçimde kaybetmeli ve kendisine başka bir meşguliyet bulmalı. Altılı Masa’dan bu yana onun da ismi çok duyulur olmuştu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel güçlü bir lider değil. Epeyce bir süredir TV’de görünmüyor; iyi ediyor. İBB başkan adayı kendi resmi ile ilçe Belediye Başkan adaylarının resimlerinin bulunduğu seçim afişlerinde CHP’nin amblemine çok küçük ölçüde yer vermişler. Sanki kendileri daha önemliymiş gibi.

31 Mart 2024 seçimi önemli. Elenecek isimler ve yeni isimler yarışacak denilebilir. Hayırlısı olsun.