Haziran 2024 Posts

“Türkiye’de Dinî Hayat Arşivi”

 

Prof. Dr. İsmail Kara‘nın, bu yazının başlığını teşkil eden bir konuyu konuşma mevzuu yapmasıyla böyle bir arşivden haberdar oldu o konuşmayı dinleyenler.

Bu yazıyla da bu konuyu daha bir ayrıntıyla açıklamaya çalışacağım. Tabii ki Prof. Dr. İsmail Kara’nın o konuşmasını dinlemiş ve notlar almış biri olarak.

“1970’li yılların sonlarından itibaren Çağdaş Türk Düşüncesi ve Çağdaş İslâm Düşüncesi sahalarına yoğunlaşan çalışmalarımı yürütürken biriktirip muhafaza ettiğim her türden arşiv malzemesinden, bu konu da elbette nasiplenmiş oldu demek istiyor değerli araştırmacı ve bilim adamı İsmail Kara.

Cumhuriyet devri Türkiyesi’nde dinî hayatın hem düşünce-anlayış kademelerine ve farklı din yorumlarına mensup kurumlar, yapılar, gruplar, hem gündelik hayat ve dînî yaşama biçimleri, hem de onların sembolleri, karşılıklı takdimleri-propagandaları, tenkitleri, ifade biçimleri ve üslûpları itibariyle bütün unsurlarına dair malzemeler şu başlıklarla özetlenebilir: . Laiklik politikaları, din-siyaset ilişkileri, mevzuat ve icraat. .Yaygın ve örgün Din eğitimi; İmam-Hatip Okulları, İlahiyat Fakülteleri, Kur’an Kursları, Din dersleri. . .Diyanet İşleri Başkanlığı , Türkiye Diyanet Vakfı, yurt içi ve yurt dışı din hizmetleri, . .Camiler, Cami cemaati, din görevlileri, cami hizmetleri, dinin anlatılma biçimleri, vaazlar-hutbeler, cami mimarisi . Dinî yayınlar, kitap-dergi-gazete-televizyon yayıncılığı, .Dinî hayatın ve dinî sembollerin tezahür biçimleri .Cemaat ve tarikat yapıları, . Alevîlik .Dernekler ve Vakıflar, kurumsallaşmalar . Siyasî merkezin, üniversitenin, akademisyenlerin ve basın’ın laiklik-din meselelerine, dinî hayatın yaşanma biçimlerine yaklaşımları, .Partilerin, siyaset kurumunun, darbelerin, sivil-asker bürokrasinin, basının, sermaye çevrelerinin yaklaşımları vb. Bunların yanında ilgilendiğim basın-yayın ve kitap-dergi-gazete dünyası, şehirleşme biçimleri, mimari ve tarihî yapılar, biyografi-hatırat metinlerine dair de bir miktar malzeme bulunuyor. Bu geniş malzemenin genel maddî karakteri ve kaynak bilgi türleri ana birimler altında özetlenebilir.

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi web sayfası üzerinden araştırmacıların ve konuya ilgi duyanların kullanımına açılmıştır. Aşağıdaki linkten giriş yapabilirsiniz.

Prof.Dr. İsmail Kara – Türkiye’de Dinî Hayat Arşivi

Arşiv belgeleri PDF ve TIF formatlarında taranmıştır. Araştırmacılara PDF olarak sunulmaktadır. Kaynak olarak “İZÜ İsmail Kara-Türkiye’de Dînî Hayat Arşivi” bilgisinin verilmesi şartıyla arşivdeki belgeler araştırmacılar tarafından kullanılabilir. (…) Hayırlı, faydalı ve verimli olması temennisiyle. Prof.Dr. İsmail Kara

“İlim Bilmez Tarih Hatırlamaz / Şerh Ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç Not”

 

Birinci Baskısı Temmuz 2011′ de yapılmış olan, bu yazının başlığını alıntı olarak teşkil eden İsmail Kara‘nın bu kitabı DERGÂH YAYINLARI’nın 468., Çağdaş Türk Düşüncesi dizisi’nin 52. Kitabı olarak çıkmıştır. Kitabın birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“(…) Türkiye’de ve İslâm dünyasında şerh ve haşiye literatürü hakkında, XIX ve XX. yüzyıllarda oluşmuş, bir kısmı katı denebilecek birçok hüküm, hayli menfi tasvirler ve ziyadesiyle ironik ifadeler bulunmasına rağmen, bu meseleye tahsis edilmiş sorgulayıcı ve kuşatıcı akademik herhangi bir araştırmanın, kaydadeğer metodolojik bir metnin olmayışı ilk muharrik (tahrik edici) sebep olarak anılabilir. Çok mühim bir konuda, hükümlere paralel veya yargılarla mütenâsip (nisbî) delillerin, delillendirme çabalarının olmayışı ve hangi şartlarda ortaya çıktığını nisbeten bildiğimiz bazı önkabullerin süratle tedâvüle (dolaşıma) girerek kolaylıkla müteârife (aksiyom) haline gelmesi, nihayet bugüne kadar hükümranlığını sürdürmesi ilim âlemi açısından şaşırtıcı ve anormâl olmalı değil midir? Yapısı itibariyle bu kadar zayıf bir hüküm ve kabuller manzumesi, İslâm tarih tasavvurunu ve İslâmî ilimlerin statüsünü, bilginin değerini ciddî ölçüde değiştirmesine hattâ tahrip etmesine rağmen yıllardır niçin ciddî bir akademik şüpheyi davet etmesin ve peşisıra şu veya bu düzeyde tadil ve tashihe tâbi tutulmasın?

Bunu takip eden birçok soru daha: Asırlara hükmederek gelen meşru ve başarılı bir telif tarzı ve yaygın bir ilmî faaliyet türü, XIX ve XX. asırda nasıl hantal, gayrimeşru, güven telkin etmeyen, gelişigüzel ve zayıf bir alan haline ge(tiri)lebilmiştir? Batı Avrupa’daki ilim-bilim anlayışının değişmesi, bilgi-güç ilişkisi, her şeyi tahakkümü altına alan ilerleme fikri, hümanizm, akılcılık ve bireycilik gibi temayüllerin (eğilimlerin) güçlenmesi, felsefe öncelikli ilim ve fikir anlayışı, orijinalite ve yenilik (bizde ictihad) odaklı ilim ve fikir tarihi tasavvuru, gerileme-çöküş edebiyatları (!), modernleşme zihniyeti ve çabaları… gibi unsurlar bu süreçte ne derecede belirleyici veya yönlendirici bir etkiye sahip olmuştur?