“Avrupa kültüründe savaşı kaybeden millet hem yönetici zümreden, hem de müstemlekelerinden mahrum kalıyor.”
İsmet Özel‘in İstiklalmarşı dernegi internet portalı Ismet Ozel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında YİNE YIKMAK, YİNE YAPMAK başlığı ile çıkan 3 Safer 1446 (7 Ağustos 2024) tarihli yazısının (istiklalmarsidernegi.org.tr) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Faşist İtalya’nın ve Nasyonal Sosyalist Almanya’nın hava kuvvetleri İspanyol cumhuriyetçilerinin yuvalandıkları Guernica, Almeria, Badajoz, Madrid, Barcelona, Valencia gibi şehirleri bombalıyordu. Bu olaylar iki savaş arasına sıkışıp kaldı demeyin, Hıristiyan 1936-39 yılları sırasında vuku bulan İspanyol İç Savaşı’nın şartları bugün ayniyle varit.
Cumhuriyetçilerin hükümet kurmalarına karşı harekete geçen dört subaydan biri olan Franco’nun 1975’te ölümünden bir yıl sonra İspanyol kralı ABD’ye yaptığı ilk gezide Washington’la anlaşarak ülkesine geri döndü ve İspanya, bugün sayısı 17’ye baliğ olan federal devletlere bölünerek, Avrupa Birliği’nin bir üyesi olarak idame-i hayat ediyor. Basklar bağımsızlık iddialarını askıya aldılar ve sanki onların yerini Katalanlar sahiplenmiş görünüyor. İspanya ne birinci (1914-18) Cihan Harbi’ne, ne de ikincisine (1939-45) dâhil oldu. Hollanda da Birinci Cihan Harbi’ne girmedi. Rahat bırakılsaydı belki ikincisine de girmeyecekti. Nasyonal Sosyalist Almanlar Fransızların tahkim ettiği Maginot hattına hiç bulaşmadan Hollanda üzerinden geçip Fransa’yı işgal etti.
İtalyanlar ve Almanlar Avrupa’da millî birlik edinmede geç kaldıkları için aşağı gördükleri halkların topraklarını ele geçirmede de geç kaldılar. Geç kalmalarına rağmen Almanların Afrika kıtasında, hem Hint Okyanusu’na bitişik kıyıda, hem de Atlantik Okyanusu’na bakan kıyıda geniş müstemlekeleri vardı. Avustralya’da ve bugün Endonezya diye bildiğimiz bölgede üstün müstemlekeci güç Almanlardı. (…) İtalyanlar Libya’yı, Habeşistan’ı, Somali’yi ele geçirmişlerdi. Müstemlekeciler gecikmiş olmakla kendilerinden öncekileri aratmayan faaliyette bulundular. Avrupa kültüründe savaşı kaybeden millet hem yönetici zümreden hem de müstemlekelerinden mahrum kalıyor. Dolayısıyla her iki Almanya hem imparatorlarından ve hem de müstemlekelerinden mahrum kalıyor. Dolayısıyla her iki Almanya hem imparatorlarından ve hem de müstemleke arazilerinden uzak düştü. İtalya aynı kaderi İkinci Dünya Savaşı’nın mağlubu olarak Almanya ile paylaştı. Türk hâkimiyetinin hâlâ yürürlükte olduğu topraklarda VI. Mehmet’tin tahta çıkışının 1918 yılına, yani Cihan Harbi’nin son yılına denk gelmesi dikkat çekmelidir. Dikkatimizi I. Abdülmecid Saltanatında İngiliz sefirine “Küçük Padişah” denildiği ve Düyun-u Umumiye’nin bakanlık olarak (Üstelik zamanında bugünkü İstanbul -Erkek- Lisesi’nde husûsen kaim olduğu) faaliyet gösterdiği ülkede düvel-i muazzamanın tavrına çevirmeliyiz.