Eylül 2024 Posts

“Sözün faydası odur ki, seni isteğe sevk eder; yoksa söz istenileni hâsıl etmez. (Mevlânâ)

 

FÎHİ MÂ FÎH (Müellifi: Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Tercüme: Ahmed Avni Konuk, Hazırlayan: Dr. Selçuk Eraydın, İZ Yayıncılık, 8. Baskı, İstanbul 2009) isimli eserden alıntılamayla yer verdiğim sözler bu yazıyı oluşturacak.

“Allah Zü’l-Celâl Hazretleri geceyi gündüze ve gündüzü geceye sokar; ve ölüden diri ve diriden ölü çıkarır.” (Al-i İmrân, 3/27)

“İmdi (Şu halde) Hak nûrundan yanmağa sabr etmeyen ve ictihâd göstermeyen adam, adam değildir.”

“Âdem odur ki, ictihâddan uzak kalmayıp, bî-ârâm (durup dinlenmeyen) ve bî-karâr (kararsız) olarak Hakk’ın Celâl nûrunun etrâfını devr eyliye. Ve Hak odur ki, âdemi yakıp yok ede ve hiçbir akıl onu idrâk edemiye.”

” Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dostlar edinmeyin!..” (Mümtehine, 60/1)

“Hiçbiri hariç olmamak üzere her şeyin hazineleri bizim nezdimizdedir. Onları ancak malum bir miktarda indiririz.” (Hicr, 15/21)

“Sizi ancak boş yere yarattığımızı mı sandınız?” (Mü’minûn, 23/115)

“Barbar-Modern- Medenî / Medeniyet Üzerine Notlar-“

 

İbrahim Kalın‘ın bu yazının da alıntı olarak başlığını teşkil eden kitabının (İNSAN Yayınları, Birinci Baskı 2018) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Modernitenin ve küreselleşmenin tetiklediği yeni sosyo-kültürel ve siyasî dinamikler, medeniyet gibi büyük kavramları yetersiz, yersiz yahut işlevsiz hâle getirmektedir.”

“Çalışmamızın amaçlarından biri de medeniyet ve medenîlik kavramlarını emperyalist geçmişinden ve modern hegemonik çağrışımlarından kurtarmaya çalışmak olacak. Zira ileride ele alacağımız gibi Aydınlanma sonrası Batı düşüncesinde medeniyet kavramı sömürgeciliğin öncü kolu olarak kullanılmış ve aslî manâsından koparılmıştır. Kavramın yeniden inşası artık bir zaruret haline gelmiştir.”

Hamid Algar’ın “Nakşibendîlik” kitabından alıntılar

 

insan yayınları: 462 , irfan ve tasavvuf dizisi :63, birinci baskı, 2007, genişletilmiş üçüncü baskı (dijital), 2012, editör: a.cüneyd köksal, baskı-cilt insan yayınları www.insanyayinlari.com.tr Çevirenler Cüneyd Köksal, Ethem Cebecioğlu, İsmail Taşpınar, Kemal Kahraman, Nebi Mehdiyev, Nurullah Koltaş, Zeynep Özbek .

HAMİD ALGAR 1940 senesinde İngiltere’nin güneybatısında doğdu. Lise tahsilini Londra’da tamamladıktan sonra 1961’de Cambridge Üniversitesi’nin Arap-Fars Filolojisi Bölümü’nden mezun oldu. Bir yıl kadar Tahran Üniversitesi’nde doktora derslerini takip ettikten sonra, Türkçe’yi hakkıyla öğrenmek maksadıyla İstanbul’a geçti. Nihayet 1963’te Cambridge’e dönerek doktora çalışmalarına başladı. On dokuzuncu asır İran’ında ulemanın siyasî rolleri konusundaki tezini 1965 senesinde tamamlayıp Kaliforniya Üniversitesi’nde Orta Doğu Araştırmaları Bölümü’ne katıldı. Burada irfan, tefsir, Şîîlik, İran’da İslâm tarihi, Arap, Fars ve Türk tasavvufî edebiyatı, İslâm felsefesi gibi konularda ders verdi. İran, Türkiye, Bosna, Malezya ve Özbekistan gibi birçok ülkede hem ilmî kongrelere katıldı, hem araştırmalarını sürdürdü. Birçok dilde çalışmaları yayınlandı. 2010’da emekli olup başta Nakşîlik tarihi ve bugünkü durumu olmak üzere çeşitli konular üzerinde yoğun şekilde çalışmaya devam ediyor.

“Türk Olmak İçin Her Sahada İstiklâle Tutkun Olmak Zaruridir.”

 

İsmet Özel‘in 1 Rebiülevvel 1446 (4 Eylül 2024) tarihli DAR KAFA, GENİŞ MEZHEP başlıklı yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr/ lsmetOzel) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. O yazıdan ilk alıntı da bu yazının başlığını teşkil etmekte.

“Tanzimat fermanının okunması akabinde Türk yönetimi altındaki yerlerde yapılan ilk değişiklik mürtetlerin, irtidat edenlerin öldürülmesinin yasaklanmasıydı. Gayri-Müslimlere gün doğmuştu. (…) Oysa gelenek dâhilindeki uygulamada Allah’ın dinini önce benimser görünüp sonradan terk eden kimsenin toplumda yeri yoktu. Dar kafalılıkla bu surette tanıştık. Müslüman bilinenlerin İslâm’ı reddettikleri zaman öldürülmelerini yanlış bulanlar dar kafalı, o kimselerin yaşama hakkını savunanlar geniş kafalı sayıldı. (…)

“Farklı Bir Savunma ve Muhalefet için Levhalar ve Görsellik”

 

Prof.Dr. İsmail Kara’nın bu başlık altında Derin Tarih dergisinde çıkan yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Cumhuriyet ideolojisi baskıcı modernleşme programını etkili ve yaygın bir tarzda sürdürebilmek için din ile tarih ve geleneği, bunlara dair unsur ve sembolleri aynı kefeye koymuş, aynı hizaya yerleştirerek tasfiye etmek, gücünü zayıflatmak istemişti. (…) Yakın çevresinde olan insanlar gibi Cemalettin Server Revnakoğlu için de din-tarih-gelenek üçlüsü içiçe ve birbiriyle irtibatlı işleyen bir mekanizmaya sahipti. Cumhuriyet’ in ilk dönemlerinde birbirlerinden uzaklaştırılan Türklükle Müslümanlık da öyle.