İsmet Özel’in bazı yazılarından alıntılar
” (…) Birini gıybet ettiği için kınadığınızda size şu karşılığı verebilir: ‘Ama gerçeği söylüyorum!‘ Bu itiraza ‘eğer gerçek olmayan bir şeyi dile getirseydin bu yaptığın gıybet değil iftira olurdu” şeklinde cevap verilebilir. Yani Müslümanlık bize birlikte yaşamağı şartların bütün elverişsizliğine rağmen bir şenliğe dönüştürmeği öneriyor. Batılı düsturlarla yaşamağı kuralın doğruluğunu doğrunun insâniliği karşısına koymağı reddettiğimiz için reddediyoruz.” (KEM SÖZ SAHİBİNE AİTTİR başlıklı İSMET ÖZEL’in yazısından)
“Neredeyiz, nereden nereye bakıyoruz? Bu suâl hangi hükmü vereceğimiz söz konusu olduğunda bizi tereddüt içinde bırakacaktır. Toplumun üst tabakasına mensup iseniz dünya meselelerinin tespiti ve hâl yolu hususunda yetkeye karşı cüretkâr olmanızda şaşılacak bir şey yoktur. Nitekim Lord Bertrand Russell ancak toplumdaki mevkiinden bil-istifade söz ve davranış hürriyetinden yararlandığı için kendi ülkesinde hicvedilmiştir. Hakkında dava açılan bir Lord olunca iş tersine dönüyor. Yetke karşısında şöhreti her türlü densizliği yapmasına yetecek kadar yaygınlaşmış Oscar Wilde kendisine toplum önünde hakaret eden Lord hakkında bu sebepten ötürü dava açınca davanın görüldüğü mahkeme şikâyetçi İrlanda asıllı yazarı Reading zindanına kürek mahkûmu olarak göndermekte gecikmemiştir.” (AVRUPA’NIN DÜNYASI, DÜNYANIN AVRUPASI başlıklı İSMET ÖZEL’in yazısından)
“Türk hayatının kalitesi günden güne düşüyor. Kaliteyi medeniyet mi, modernlik mi, kapitalizm mi yoksa emperyalizm mi düşürüyor? Acaba medeniyet, modernlik veya çağdaşlaşma, kapitalizm, emperyalizm kendi başlarına ele alınacak hususlar mıdır, yoksa elimizdeki imkân her birini ancak birbirleriyle kurdukları münasebet sayesinde kavrama gücümüzden mi doğmaktadır? (…)” (TÜRK KAÇTIĞI DELİKTEDİR başlıklı İSMET ÖZEL’in yazısından)
“Benim çocukluğumda ‘eski yazı‘ denilen şeye günümüzde Osmanlıca deniyor. Acaba Selçuklular da Osmanlıca mı yazıyordu?”
“Biz Türkler İslamlaştırdığımız sahayı hükmümüz altında tutmaktan daha ileride bir tavrı benimsemedik. Tarihimiz Batılılaşmanın her türlü darbesiyle yaralıdır.”
“Bizim üzerimizde tahsil hayatımız boyunca bugünkü sınırlarımızın Mîsâk-ı Millî sınırları olduğu zannı uyandırıldı. Dolayısıyla vatan müdafaasından şimdiki hudutlarımızı savunma anlamı çıkardık.”
“Türk düşüncesi diye bir düşünce yürüteceksek kalın Türklerin Avrupa’nın hem yabancısı ve hem de düşmanı olduğunu bilerek yürütmek zorundayız.”