FÎHİ MÂ FÎH’den alıntılar (71.Fasıl’dan)
“Yârân-ı sâlih ile oturmaktan daha kavî hiçbir mücâhede yoktur; ve onları müşâhede etmek nefsin ifnâsı (fâni kılınması) ve terkidir; ve bundan dolayıdır ki, cehil yılanı bir sene âdem görmezse ejderhâ olur, derler.”
“Her nereye büyük bir kilit koyarlarsa, orada nefîs ve kıymetdâr bir şey bulunduğuna delildir; ve her nerede hicâb a’zâm (çok büyük) olursa, gevher (cevher) de a’lâ (daha üstün) olur. Meselâ bir hazînenin üzerinde yılan bulunur; sen yılanın çirkinliğini görme! hazînenin nefâsetine bak! Kemâl gereği, gayrin ona meylidir; ancak o meyil, kendisinin noksânına değil, kemâline olur. Kemâlullah mevcûdâtın kemâlidir ve onun hakkında noksan tecvîz (mümkün görme) kemâl sebebi ve mesâlih-i âlem (âlem maslahâtı) ve adem-i betâlet-i cihandır. (Enfâl, 8/24) Ve onun yokluğuna cevaz verme, âlemin ibtâli manâsınadır.