Eylül 2025 Posts

Hak batılı yok eder, kendisine bakmak bayıltır.

 

Bunlardan birisi de ‘hak batılı yok eder, kendisine bakmak bayıltır’ bahsidir:

Hakkı bâtıl üzerine saldığında
Yok eder onu, bir de bakarsın batıl gitmiş
Söylediğimi kim bilir ki? 
Bütün hallerinde dürüst olan bilir
O zalimdir (nefsine karşı), heva ise yok edici
Diğeri ölçülü ve öne geçmiş
Geçer onu; gelen her şey
Onun izindedir ve ardından gelir
Dersem ki arif bize rehber oldu 
veya biri bize engel oldu
Kendi gözümden, ben bakarken 
Ve dilimden, ben konuşurken
Haberlerimiz sırrımızdan haber verir
O'nun kendi zâtında âşık olduğunu

“Nefsini arzusundan uzaklaştıran me’va cennetine ulaşır” bahsi

 
 
Nefsi arzusundan uzaklaştırırsan
Onun cenneti Me'va cenneti olur

Allah onu oraya yerleştirir ve örter
Onun varacağı yer Firdevs cennetidir

Onu yürüten güneşe yemin etmiştir
Onu takip eden dolunay üzerine de

Onu örttüğünde karanlığa yemin etmiş
Ortaya çıkardığında gündüze

Allah'ın bir hikmeti var gizler onu
Gözlerden izhar ederken kendisini

Göklere ve onları bina edene yemin etmiş
Arzın üzerinde ferşini yükseltmiş ve demiş ki:

Mutlaka nihayetine ereceksiniz
Ta ki görecek nefis arzularına ulaştığını

Ellerinin önceden hazırladığını görmek üzere
Her türlü hayrı, getirilecek ortaya

Ulaştığı besinler ve yiyecekler
En tatlı ve en hoş besinler getirilecek

“Araları iki yay arası kadar, hattâ daha yakın oldu.”

 

Metinler genellikle Hz.Peygamber’e hem “seven” hem de “sevilen” anlamına gelen ve hubb kelimesinin etken ve edilgen hâli  olan habîb ünvânını atfeder. Tekvînî (oluşla ilgili) emir açısından bu unvân, -Meybudî tarafından sıklıkla zikredilen- “Sen olmsaydın felekleri yaratmazdım” kudsî hadîsinde işaret edildiği üzere – Hz. Muhammed’in Allah’ın en yüce sevgilisi ve yaratılışın nihâî amacı olduğunu belirtmektedir.

O’nun cemâli ve izzeti olmasaydı kudret pergeli varlık dairesini çizmezdi ve ne Âdem’in ne de zürriyetinin bir ismi ve izi olurdu. “Sen olmasaydın iki âlemi yaratmazdım [levlâke mâ-halaktü’l-kevneyn]. ” (Keşf 1:682)

Ey Muhammed (s.a.v)! Kâinâtın maksûdu ve yaratılmışlar dairesinin merkezi sensin. “Sen olmasaydın kâinâtı yaratmazdım.” Eğer senin makâmın ve celâlin olmasaydı bu âlemi yaratmazdım. (Keşf 5:208)

“Şikayet etmek üç türlüdür.”

 

Şikayet etmek üç türlüdür. Ya dostu dosttan gayrısına ya dosttan gayrısını dosta ya da dostu dostun kendisine şikayet. Dostu dosttan gayrısına şikâyet dosttan yüz çevirmedir [teberrâ] çünkü kişi dosttan bıkıp usanmadıkça dosttan başkasına yalvarıp yakarmaz. Dosttan gayrısı hakkında dosta yakınmak şirktir çünkü kişi dosttan gayrısını gördüğü sürece dosta nasıl yalvarır? Dosttan gayrısını görmek şirktir. Dosta dosttan yakınmak ise bizzat tevhîddir. Bunun zâhiri şikâyettir ama bâtını şükür ve minneti gösterir: Senden başka kimsem yokken kime dert yanayım?