“Genç veya yaşlı herkes felekten bir gece çalmak için uğraşıp didiniyor.Tuhaf olan şu ki hasbelkader buna muvaffak olsalar bundan tatmin olmuyorlar.”

 

İsmet Özel’in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “FELEKTEN BİR GECE ÇALMAK” başlığıyla çıkan 28 Rebiülahir 1444 (23 Kasım 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=137&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (bunlardan biri o yazının son iki cümlesi olup bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşacak bir yazı bu.

“Bu deyim, yani ‘felekten bir gece çalmak” deyimi hayatını zevk ü safa içinde, kucaktan kucağa geçiren bir kimsenin değil, tam tersine çevresinde görece mazbut diye bilinen birinin derinlerindeki dünyasına atfen kullanılan bir tabirdir. O gece hırsızlama ele geçirileceğine göre yapılan iş meşru değildir. Bu bir istiğnadır. Niyet Tanrı’nın mülküne tasallut etmektir. Oysa biz önce kalubeladan, sonra yasak meyveyi yiyen Âdem’den bu yana Müslüman olanlar bir kayıt gereğince hayattaki yerimizi alırız. (…) Biliriz ki hayatımız diye adlandırılan müşahhas olduğu kadar mücerret birçok unsurla sarıp sarmalanmıştır. (…)

Bu fikrin dayandığı bir hakikat yoktur. Çünkü eğer Yahudi isek kendimizi feleğin bir parçası sandığımız kadar Yahudi’yizdir. (…) Bütün insanlığın günahlarını yüklenerek çarmıha gerilmiş olana iman ederek Hristiyan sayılanların durumu Yahudi’ninkinden çok daha tuhaftır. (…)

Buraya kadar yazdıklarımdan kolayca anlayacağınız gibi hayatın merkezinde cinsiyete dair bir şey vardır. (…) Ömrümüz diye bildiğimiz şey hangi çeşitlilikte olursa olsun bir erkekle bir dişinin bize sağladığı şeyin süreğindedir. (…) Üzerinde yaşadığımız toprağın ve birlikte bulunduğumuz insanların tarihle edinilmiş anlamı üzerinde düşünsek bu bizim lehimizedir. (…)

Batılılaşma yolunda devletin halen attığı her adımı düşündürücü bulmalıyız.Batılı modeller uğruna atılan adımlara aldırmıyorsak bu durum batağa saplanmanın zevki ile mest olmağı seçtiğimizi gösterir. (…) Bozulmuş bir müessese sayılması gerekiyordu yeniçeriliğin. Çünkü onların çoğu evlilik hayatı içindeydi. Talebeliğimizde bunu bozulmuşluğun işareti olarak gösterdiler. İslâm’a düşmanlığın ululaştırıldığı dönemler millet hayatının belkemiği haline kolayca getirildi. Türk milletinin bütün deformasyonlara hoşgörüyle yanaştığını iddia etmek bizi gülünçleştirir. (…)

Hükümranlığıyla ele geçirdiği toprakların refahını yükselten bir devletin paramparça edilişi Türk kültüründe ne komedi, ne de tragedya konusu sayıldı. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked