Enis Doko’nun “Kuantum Teorisi ve Bilinebilirliğin sınırları” başlıklı yazısından alıntılar
Başlıkta belirttiğim yazı 2 aylık düşünce dergisi olan Teklif’de (Temmuz 2022/ Sayı 4, s.126-132) çıktı. O yazının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.
“İnsanlık tarihinde açıklama gücü göz önüne alındığında tartışılmaz en başarılı teori Kuantum teorisidir. Atom, moleküler, nükleer, optik, katı hal fiziği, temel parçacık fiziği, yıldızların çalışması gibi onlarca farklı alandaki neredeyse her gözlem Kuantum teorisi tarafından büyük bir hassasiyet ile açıklanmaktadır. Ancak tüm bu başarıya rağmen Kuantum teorisi insan sezgileri ile çelişen, anlaşılması zor fenomenler öngörmektedir; bu fenomenlerin hepsi akıllıca tasarlanmış çok sayıda bağımsız deneyler ile doğrulanmaktadır.
Kuantum teorisinin en ilginç yönlerinden biri onun nomolojik (yasa-bağımlı) indeterminist ( belirlenmezci) bir dünya tasavvuru ortaya koymasıdır. Determinizm geçmişin geleceği tamamen belirlediği ve dolayısı ile tek bir mümkün gelecek olduğu iddiasıdır. (…) Teolojik determinizme göre gelecek Tanrı tarafından tamamen belirlenmiştir. Klasik düşüncede sözü edilen nedensel determinizme göre geçmiş geleceği nedensellik ile belirlemektedir. Üçüncü ve çağdaş felsefede en çok tartışılan konu nomolojik determinizmdir. Buna göre geçmiş ( daha teknik tabir ile evrenin başlangıç koşulları) ile fizik yasaları evrenin geleceğini tamamen belirler. İndeterminizm ise determinizmin yanlış olduğu iddiasıdır. Kuantum öncesi fizik, Newton mekaniği ve ona yapılan eklemeler ( elektromanyetik teori, termodinamik, vs.) deterministti.
Determinizm epistemolojik ( bilgi felsefesi ile ilgili) değil, ontolojik (varlıkla ilgili) bir kavramdır. (…) Her şeyden önce evrenin geçmişini, yani başlangıç koşullarını bütün ayrıntıları ile bilmek mümkün değildir. (…)
Bu deneyleri anlamak ve Kuantum kuramının felsefî sonuçlarını irdelemek için temel bazı bilgilere ihtiyacımız var. (…) Kuantum kuramında en temel öge dalga fonksiyonu dediğimiz nesnedir. Bu kompleks bir fonksiyondur ve fiziksel mi, yoksa sadece matematiksel bir nesne mi olduğu tartışmalıdır. Dalga fonksiyonunun ontolojisi ne olursa olsun, o fiziksel sistemle ilgili bütün mevcut bilgileri içerir. (…) Bu ifadenin en meşhur sonuçlarından biri meşhur Heisenberg belirsizlik ilkesidir. Buna göre bir parçacığın aynı anda hem hızını (daha doğru ifade ile momentumunu) hem de konumunu bilmek mümkün değildir. Standart Kuantum kuramında bu durum bir bilgi eksikliği değildir, çünkü parçacığın aynı anda hem konumu hem de hızı mevcut değildir. Ancak bu belirsizlik momentum konum çifti ile sınırlı değildir, çok sayıda böyle birbirini dışlayan fiziksel özellik vardır. (…) Dalga fonksiyonunun gelecekteki değerlerini öngörmek için onun zamana göre nasıl değiştiğini veren Schrödinger denklemini çözmemiz gerekir. Denklemin kendisi deterministiktir. (…) Bu Kuantum mekaniğindeki indeterminizmdir; yasalar geleceği kesin bir şekilde belirlemez. Tek söyleyebileceğimiz şey, birbirinin kopyası olan çok sayıda sistemdeki farklı çıktıların birbirine olan oranıdır. (…) Dolayısı ile ilkece evrenin şu anki halini tüm ayrıntılarıyla anlayabiliriz. Ancak teorinin indeterminist doğası gereği geleceği kesin bir şekilde öngörmek mümkün değildir. Dolayısıyla Kuantum teorisi gelecekle ilgili bilgimizin sınırlı olduğunu, hiçbir zaman geleceğin tamamen öngörülemeyeceğini söyler. Bu, bilgi eksikliğinden kaynaklanmaz; ontolojik olarak doğa indeterministtir. (…)”
No Comments