Fütûhât-ı Mekkiyye 16. Cild’den(Te’lif: M.İbn Arabî,Çeviri: Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık,2011) alıntılar

 

“ ‘Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü.’ (el-Enfal 8/17) Allah, hakkında böyle bir isim gelmemiş olsa bile, O öldürendir. ‘Sen atmadın attığında, ancak Allah attı.’ (aynı sûre ve âyet) Allah Hz. Muhammed’in sûretiyle atandır. (…) ‘Onlara siccil’den taşlar atarlar.’ (el-Fîl 105/4) Burada Allah kuş sûretinde taş atar, fakat O’nun hakkında böyle bir isim de gelmemiştir. Elbiseler bizi sıcaktan korur. Gerçekte koruyan O’dur. Hâlbuki böyle bir isim Allah adına gelmemiştir.” (s.44)

“ ‘Beni gören O’nu görmüş demektir / Beni görmeyen secde farzını yapmamış demektir/ ‘Secde farzı kime düşer: / Hakkın varlığım olduğunu söyleyene”

“Şair ‘Kendini bilen rabbini bilir’ hadisine atıfta bulunmaktadır. Muhammed el-Merakeşî’yi Merakeş’te görmüştüm. Gece gündüz çok sohbet ederdik. Onun düsturu bu âyetti. Herhangi bir iş nedeniyle gönlünün daraldığını hiç görmemiştim. Karşılaştığı bütün güçlükleri ve sıkıntıları ferahlık ve tebessümle karşılar, sıkıntılar bize göre ondan uzaklaşır görünürdü; o ise bir sevinçten başkasına, bir mutluluktan başka bir mutluluğa geçerdi. (…) ‘Başlangıçta sabrettim. İlahi hüküm karşısında gösterdiğim sabır müşahede etmemi sağladı. Müşahede ise beni her türlü hükümden alıkoydu. Artık her şeyi Allah ile görüyorum.” (s.47)

“Bir gâyen bulunur ve (o gâyeye aykırı olduğu için) hastalık ve acı hissedersen, sana acıyı verenden başkasına şikâyetten uzak durmalısın. Başka bir ifadeyle Hz. Eyyub gibi davran ve sana acı veren işi başkasına şikayet etme! Acı ve sıkıntıda Allah’tan başkasına iltica etmemek, Allah’ın peygamberlerine ve nebîlerine öğrettiği ilâhî edep demektir. Çünkü Allah’ın sana gâyenle çelişecek bir işle acı vermesi ve sıkıntı çektirmesi, sadece acıyı kaldırması için O’na dua etmeni irade etmesinden kaynaklanır. (…) Ebu Yezid el-Bestamî acıkıp ağlamağa başlamış; sebebi sorulunca ‘Ağlayayım diye acıktırdı’ demiş. (…) Allah peygamberi Eyyub hakkında ‘Kuşkusuz onu sabırlı bulmuştuk’ (Sâd 38/44) der.” (s.48-49)

“Biz hissetmeden söz ediyoruz. Böylelerine misâl olarak Hz. Eyyub ve Zünnun’u verebiliriz. Allah’ın selâmı her ikisinin de üzerine olsun! Bu konuda herhangi bir gücü olmayanlara gelirsek, bu durum sıradan insanlarda yaygın olduğu gibi ‘sebeplerin kulları’ olan âlemdeki insanların çoğunun hâli böyledir. Allah kulları arasından büyükler ise bu sebeplerle (gizlenerek) parmakla gösterilmeye karşı perdelenirler. ‘Rabbinin hükmü karşısında sabret! (et-Tûr 52/48) Bela veya âfiyet içeren herhangi bir hüküm müessir (etkin -a.a.-) olduğunda, Allah karşısında sağlam durmak budur. (…)” (s.49)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked