İlahiyatçı akademisyenlerden sözler
2 aylık düşünce dergisi olan Teklif’ten (Kasım 2022 / Sayı 6) yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Varlık tarzı ve varoluştaki yeri bakımından insan hakkında konuştuğumuzda ne tekil ne de tikel bir şeyden konuşuyoruz, tümel bir şeyden konuşuyoruz. İnsan küllî (tümel -a.a.-) bir varlık gerçekten. Küllîlikten metafizik manâsını yani kendisinden birçok şeyin çıkması ya da birçok şeyi istiâb etmesi (kapsaması -a.a.-) anlamını kastediyorum. (…) Dolayısıyla insan hakkında konuşmak bu anlamda hakikaten varlık hakkında konuşmak demek. (…)” (Ömer Türker)
“İnsanı. birçok anlamın kendisinden neşet etmesini mümkün kılacak şekilde küllîleştiren şey, onu insan olarak kuran öz-bilinçtir. Varlık anlamını en yetkin bir şekilde hak edecek şey de bu öz-bilinçtir ve insan bu yetkin varlık anlamının bir tezahürü olarak kendisini gösterir.” (İbrahim Halil Üçer)
“İnsanı ihmal eden ve onu anlamsızlaştıran bütün yaklaşımlar, hakikatin mücmel mazharı olan insan ile ilgili imtihana takılıp kalmak durumunda kalacaktır. İnsan ise kendisini, kendi mahiyetini kendisine sağlayan ile irtibatı içinde keşf etmiştir ve edecektir.” (Tahsin Görgün)
“ ‘Hirâ’sını yaşamamış kişinin ne Mekke’sinden ne de Medine’sinden ümit besle’; yani kendilik bilinciyle (öz-bilinç, kend’öz) kuşanmamış kişinin ne itikadından ne de siyâstinden hayır gelir. Çünkü, Hirâ’sı olmayanın Mekke ve Medine’sine de güven olmaz. Zîrâ öz-bilincinin, kend’öz’ünün farkına varmayan insanın Mekke’ye gitmesi itikadî açıdan tehlikeli, Medine’ye gitmesi de siyasî açıdan. O halde Hz. Peygamber (sav), bu noktada da bize bir temsil ufku olarak örnektir diye düşünüyorum.” (İhsan Fazlıoğlu)
İbn Mâce’nin Sahîh’inde geçtiği hâliyle şöyle buyuruyor Hz. Peygamber(sav) :
“Kim bütün kaygılarını tek bir kaygıda, bu has kaygıda, meâd (âhiret) kaygısında toplarsa, Allah onun dünyadaki tüm kaygılarını giderir. Kim de kaygılarını parçalar ve dünya hâllerine dağıtırsa, Allah onun nerede helak olduğuna aldırmaz.’’
“İnsan bir taraftan bir son uç; başka bir taraftan ise baş uçtur. İnsan ile ilgili soru ve insanla birlikte ortaya çıkan bütün sorular, insanın sonda ve başta olması ile alâkalıdır. İnsanın sonda olması, insanın tabiatın son ucu olarak görülmesine bağlı iken, insanın başta olması, insanın dünya kuran bir varlık olarak görülmesi ile alâkalıdır.” (Tahsin Görgün)
No Comments