“Çağdaş Küresel medeniyet Anlamı/Gelişimi / Konumu

 

Ş.Teoman Duralı’nın yukarıdaki üst-başlık altında “Çağdaş Küreselleştirilen İngiliz-Yahudi Medeniyeti”isimli kitabının (dergâh yayınları) başlarından birkaç yerden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“(…) ‘Küreselleşme’ modernlikten kopuş olmayıp, süreklilik arzeden ileri bir modernleşmedir. Liberal / kapitalist / demokratik sistemin tüm dünyaya egemen olmaya başlaması yeni anlayış ve kavramları da beraberinde getirdi: İnsan hakları, sivil toplum, sekülarizm, ferde öncelik ve refah. (…) Din dışı Batı Avrupa medeniyeti ‘aklı’ eşsiz kılmıştı. ‘Küreselleşme’ bu kavramları daha ilerilere götürmektedir.

Ülkemizde fikir hareketlerinin cılızlığı, felsefî düşüncenin Batı aktarmacılığına dayandığı günümüzde, Teoman Duralı milli kimliğimizi ve düşünce dünyamızı yeniden inşa etme cehdi içindedir.(…)” (SUNUŞ’tan, s.5)

“Tarihte ilk defa yeryüzünün dörtbir yanında hayatı etkileyip belirleyen bir medeniyet olayıyla karşı karşıyayız; hattâ iç içeyiz, demek daha yerinde olur.(…) Kâh Batı,kâh Avrupa…zaman zaman da çağdaş diyoruz. (…) Oysa bizim burada gereksediğimiz, medeniyete alem (işaret) olacak deyimdir. (…) Tektanrılı Vahiy dinlerinin ilki Yahudiliktir; ana örneğiniyse İslâm teşkil eder. (…) Yapısal özellikleri yüzünden Katolikliğe yaslanmış Hristiyan Ortaçağ Avrupa medeniyeti kendi toplumsal ve siyasal bünyesinde benzersiz çalkantılar ile çatışmalara, tam manâsıyla bir cedel sürecine sahne olmuştur. (…) Yeniçağ dindışı Batı Avrupa medeniyeti, Hristiyan Ortaçağ medeniyetinin tabiî uzvî (organik) uzantısı, devamı yahut türevi olarak değil, öncelik ve özellikle Ruhban ile Ruhban olmayan zümreler arasındaki yeğin çekişmenin sonucunda ona tepki şeklinde vücut bulmuştur. (…)

İngiliz-Yahudi medeniyetine gelince; o, Yeniçağ dindışı Batı Avrupa medeniyetinin tabiî uzvî devamı olarak da görülebilir. Yeniçağda başgöstermiş olan ıslâhat, insancılık Aydınlanma devrimcilikleri, İngiliz-Yahudi medeniyeti çerçevesinde temellenerek kurumlaşmışlardır. (…)” (s.20-21)

“(…) Tektanrılı-Vahiy dinine ve onun apaçık ifadesi olan İslâma değin meşruluk belirgin, insanüstü ve doğaötesi kaynaktan yoksun bulunduğundan, değişkenlik ve göreliliğe açıktı. (…) Göreliliği aşan evrensel anlamda ahlâk ile hukuk bağlamındaki meşruluk ancak Allah varlığına ilişkin fikir çerçevesinde ortaya çıkmış ve ona dayalı olarak geçerliliğini sürdürmüştür. Bu noktadan hareketle, dinin iç ile dış hayatımızı yönlendirdiği kabulünü reddeden Yeniçağ dindışı Batı Avrupa medeniyetinin göreliliği aşan evrensel bağlamdaki meşruluktan yoksun olduğu mantık gereğidir. Madem ki meşruluğun kaynağı ahlâk, bunun da türevi hukuk olup düzenlenişi insan elinden çıkmış görülür, o düzenleniş, tabiatıyla zamana, zemine ve belli kültür şartlarına bağlı bulunacaktır. (…)” (s.31)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked