“Doluluk kıymet taşıyan şeyi, değer taşımayı dile getirir. Boşluk ise tam tersi.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde çıkan BİR BARDAK, YARIM BARDAK başlıklı yazısının (www.İstiklalmarsidernegi. org.tr/IsmetOzel?Id=199&/Katld=10) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Doluluk ve boşluk sadece telaffuz edildikleri zaman bile bir ahlâkî değeri ifade eder. Doluluk kıymet taşıyan şeyi, değer taşımayı dile getirir. Boşluk ise tam tersi. (…) Ömrümüz içinde hakikate vâsıl olup olmamak insan hayatının, tatlı canımızın anlamına taalluk etmez. (…) Meyillerimiz, daha açıkçası niyetlerimizdir bizi beraat ettiren veya cezaya çarptıran.
Günlerimiz dünyada geçerken sevaba mı, günaha mı meylettiğim kayda değer değildir; sonuçta bütün olan biten benim kafamın içinde olup bitiyor, fiiliyatta bunun bir karşılığı yok diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Eğer bir günah işlemeği aklınızdan geçirirseniz günah hanenize bir + konulmaz. O günahı sizin gerçekten işlemenize kadar beklenir. Zıt yönde ise hâdise farklı cereyan eder. Aklınız bir sevap işleme yönünde etkin olunca derhal bir sevap kazanırsınız. Yani İslâm akidesi size güzel ahlâk aşılamak hedefine ayarlanmıştır. Aşılama iyi bir sonuç verir mi? Bu sualin cevabı hesap gününde alınacaktır. (…) Bu yüzden biz Müslümanlar Allah’tan ümit kesmenin de, Allah’tan emin olmanın da bizi küfre düşüreceğine inanırız. (…) Ölümden sonra nereye gideceğimizi bir bina inşa eder gibi icra ettiğimiz faaliyete benzetemeyiz. Her şeyin Allah’ın elinde olduğu hususunda ölüm kapıya dayandığında duyacağımız en küçük şüphe bizi helâk edebilir. Namaz sırasında yüzümüzü Kudüs’e değil de Kâbe’ye çevirmemiz vatanseverliğin iman etmekle ilgili olduğunu açıklar. (…) Allah’ın bana hidayet nasip ettiği günden beri iman etmekle iman ettiği kabul edilmek arasındaki farka dikkat çektim. Bu farkın kime hangi kapıyı açtığını bilmiyorum. Bildiğim şey muhatabının iman sahibi olduğu zannı ile hareket edenlerin bizi düşürdüğü çukurdur.