Fîhi Mâ Fîh’den alıntılar
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî(m.1207-1273)’nin bu eseri Ahmed Avni Konuk(m.1868-1938) tarafından tercüme edilmiştir; eserin yazma nüshası Konya Mevlânâ Müzesi 3895 numarada kayıtlıdır. Eseri yayına hazırlayan ise merhûm Dr. Selçuk Eraydın‘dır (1937-1995). İZ Yayıncılık, 8.Baskı, 2009.
Fîhi Mâ Fîh’deki fasıllarda irşâd bakış noktasından son derece bol hikmetler, mesel ve misâller vardır. Edebî sanatlarla süslenmiş bu cümleler, insan havsalasına yeni boyutlar kazandırdığı gibi, yeni ufuklar ve yeni pencereler de açıyor; ve alışa-geldiğimiz değerlendirmeler dışında eski fakat bizim için yeni değerlendirmeler sistemi elde etmeyi sağlıyor.
Hz. Mevlânâ’ya göre mesel ve misâl başka başka şeylerdir. Hak Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de misâl olarak nûrunu ‘misbâh’a ve velîlerin vücûdlarını ‘zücâc’a benzetmiştir. İşte bu benzetiş misâl içindir; gerçekte O’nun nûru kâinâta sığmaz.
Hz.Mevlânâ şükrü, nimeti fark etmek tarzında tarif eder. Nimeti fark etmemek, küfrân-ı nimet (nimeti inkâr -a.a.-) olur ki, halk arasında böyle kimselere ‘nankör’ denilir. Hz.Mevlânâ kendi sözlerini başkalarınınkiyle karşılaştırırken, kendi sözünü ‘nakit’, diğerlerini ‘nakil’ olarak vasıflandırır. O, nakdi nakilden ayıramayanları yolunu şaşırmış sapkınlara benzetir.
Yine O, Kur’ân-ı Kerîm’in Hakk’ın kelâmı olduğunu ana ve babasından işitmekle yetinen insanların ona gafletle sarılacaklarını; böyle kimselerin nazarında Kur’ân’ın şekil ve lafızdan ibâret telakkî edileceğini söyler. (…)”
No Comments