Metafizik düşünce üzerine iki yazıdan alıntılar

 

“(…) 20. Yüzyılda her türlü metafiziği ve bu bağlamda dinleri de ortadan kaldıracağı düşünülen bu tasavvur, modern bilimin doğal, matematik ve toplumsal araştırmalardaki muazzam başarısına rağmen, beklenen başarıyı gösterememiştir. (…) Bunun iki temel sebebi vardır. Birincisi, bu anlayışı temsil edenlerin insan bilincinin mahiyeti konusunda yeterli bir ikna seviyesine ulaşmamış olmasıdır. Aslına bakılırsa sadece başkalarını ikna etme noktasında değil, kendilerini ikna etme noktasında da başarılı değillerdir. Zira modernliğin resmî söylemindeki insan anlayışının muhtelif alanlarda kökenini oluşturan nazariyeleri (teorileri) inşa eden bilim insanlarının önemli bir kısmı, nazariyelerine bir ilke olarak Tanrı’yı dahil etmezler fakat bunu, Tanrı’nın bütün oluşun ardında, içinde ve sonrasında bulunan aslî fâil olmadığına inandıkları için değil, sadece deney ve gözlem ölçütlerini karşılamak imkânsız olduğu için yaparlar. Pek çok büyük teorik fizikçi ve matematik filozofunda bu durum alenen görülür. Hattâ 20. Yüzyıl matematik felsefesi, metafizik bir varlığı ilke olarak kabul etmediğimiz takdirde matematiksel bilgiyi temellendirmenin mümkün olmadığını düşünen filozoflarla doludur. (…)” (Ömer Türker, Teklif’de (2 aylık düşünce dergisi, Kasım 2022, Sayı 6) “Haz, iktidar ve Tüketim Kıskacında Modern İnsan” başlıklı yazısından bir bölüm (s.89-90)

“Bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber’in (sav) ‘Allah’ım! Bana şeylerin hakikatini göster.’ diye dua ettiği rivayet edilir. ‘Seni hakkıyla bilemedik, ey Maruf’ itirafı ise bilgide eksiklik ve âcizliği nihai bir insanlık durumu olarak ortaya koyarken duanın gerekçesini gösterir. İstemeliyiz çünkü öğrenemeyeceğiz. Hadîs-i şerif literatür dahilinde ne ölçüde dikkat çekmiştir, bir müminin hakikat talebini ne ölçüde etkilemiş, düşünceye nasıl bir istikamet çizmiştir bunu bilmiyoruz; lakin metafizikçi için hadis, din ile nazarî (teorik) düşüncenin bağını kurabilecek ilkelerden biridir. Hele bir de bazı rivayetlerde ‘bulundukları hâl üzere şeylerin hakikati’ şeklinde aktarıldığını düşünürsek, metafiziğin amacını hadiste bulabildik demektir. Metafizik, şeyleri bulundukları hal üzere (nerede bulunuyorlarsa?) bilmek demek ise hadîs-i şerif metafizik araştırması için güçlü bir meşruiyet kaynağı olmalıdır. Öte yandan bu anlamıyla hadis, insanın hakikat merakının en ileri derece anlatımı sayabileceğimiz ‘Rabbim! Bana kendini göster, sana bakayım’ diye Hz. Musa (as) tarafından dile getirilen talebin tefsiri olarak da okunabilir. Dinî düşünce geleneğinde -özellikle tasavvuf ve kısmen sünnî kelam- şeylerin hakikati’ tabiri bizi doğrudan Allah’a götüren bir yerde ve durumda eşyayı bilmek ve böyle bir bilgiyi sağlayan özellik şeklinde anlaşılır. (…)” (Ekrem Demirli, Teklif’de (2 aylık düşünce dergisi, Kasım 2022/ Sayı 6) “İnsan Hakikati Üzerinde Düşünmenin Anlamı Var Oluş, Bireysellik ve Süreklilik / Beka” başlıklı yazısından bir bölüm (s.94-95)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked