Kur’ân-ı Kerîm Tevbe Sûresinden anlamlarıyla yedi âyet

 

“Doğrusu bunlar daha önce (uhud harbinde) fitne çıkarmak istemişler ve sana türlü işler çevirmişlerdi. Nihayet Hak(kın yardımı) geldi. Allah’ın emri, onlar istemedikleri halde galip geldi.” (Tevbe, 9/48)

“Onlardan bazıları da ‘Aman bana izin ver, beni fitneye (derde) sokma!’ diyordu. Bilmiş ol ki, asıl fitne içine onlar düştüler. Ve şüphesiz cehennem kâfirleri kuşatacaktır.” (aynı sûre, 49)

“Sana bir iyilik gelirse fenalarına gider. Ama sana bir belâ gelirse, ‘Biz tedbirimizi önceden almıştık!’ derler ve sevine sevine dönüp giderler.” (aynı sûre, 50)

“De ki: ‘Bizim başımıza hiçbir zaman Allah’ın yazdığından başka bir şey gelmez. O, bizim Mevlâmızdır. Onun için mü’minler yalnız O’na tevekkül etsinler!’ ” (aynı sûre, 51)

“De ki: Siz bize ancak iki güzelin birini (zaferi veya şehidliği) gözetebilirsiniz. Biz ise size Allah’ın, kendi tarafından veya bizim ellerimizle azab indirmesini gözetiyoruz. O halde gözetin! Zira biz de beraberinizde gözeticileriz.” (Aynı sûre, 52)

“De ki: ‘ister gönül rızası ile, ister rızasız harcayın.Sizden aslâ kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fâsık (yoldan çıkmış) bir kavim oldunuz!’ ” (aynı sûre, 53)

“Harcadıklarının onlardan kabul edilmesine engel olan ancak şudur: Onlar Allah’a ve Peygamberine küfrettiler (onları inkâr ettiler), namaza ancak üşene üşene geliyorlar, verdiklerini de ancak istemeyerek veriyorlar.” (aynı sûre, 54)


No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked