“İnsanoğlu elinden hâsıl olan her şeyin cevâbını verecek.”
“Hâdiseyi yalınkat bir açıklamayla geçiştiremeyiz. Bir işin bu dünyada sorgulanmış olması öbür dünyada hesaptan düşüleceği anlamına gelmez. Yani dünya işlerinin dünyada kotarılmış olmasının asıl mahkenenin kararına bir tesiri yoktur. Bu durum bizi her şeyin hesabının âhirette verileceği avuntusuna götürürse hatalı bir yola girmiş oluruz. İslâm Yolu kendini olduğu kadar ötekini de İslâm’a davetle açılır ve girilen bu yolda ömür boyu yürümek söz konusudur. İslâm her şeyden önce bir fetih dinidir. İslâm’a girmekle kendimiz fetih çabasına dalmış oluruz. Cihat kendiz için seçtiğimiz her şeyi hasmımıza ikram faaliyetidir. İslâm bütün kalıpları reddetme alanı açar. Türkçede “Gün battı, gâvur yattı” diye bir söz var. Yani Müslüman olmayanlar bilirlerse ancak kısa vadeli bir al-ver hesabına uygun hayatı bilirler. Müslümanlık ise ebediyet içinde bir ferdiyet uğraşına dalmak demektir. İslâmiyet’e duhul varoluş derdini üstlenmek anlamına gelir. Bunun içinde teraziyi doğru tartmak, yaratılmışların her birine merhamet göstermek olduğu kadar tabiatın tahribine engel olmak, siyaseti millî menfaat derecesinden aşağı düşürmeden yürütmek de yer alır.
