Bir Felsefe Dili Kurmak/Modern Felsefe ve Bilim Terimlerinin Türkiye’ye Girişi İSMAİL KARA

 

dergâh yayınları : 228 Felsefe dizisi:2 eserin (Birinci Baskısı: Mayıs 2001) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Bir toplumun ve onun içinde varlık alanına çıkan bir ferdin bilgi ve düşünceyle olan irtibatı, kültürel hafızası kendisinden daha büyük ve belirleyici bir daire olarak “tarih” içinde, tarihle birlikte ete kemiğe bürünür. Tarihle insan arasındaki çok yönlü irtibatlar şüphesiz sadece aktif-pasif veya hâkim-mahkûm unsurların ilişkisi şeklinde gelişmez; insanoğlu tarihin ve tevarüs ettiklerinin zebunu (âcizi) olduğu kadar, aynı zamanda bu süreçlerin ve birikimlerin inşa edici ve dönüştürücülerinden biri olarak da karşımıza çıkar. Buhranlı ve kritik dönemler, bir toplumun farklılaşan/değişen şartlarda kendi tarihiyle ciddî bir münâkaşaya ve mücâdeleye, zihnî bir tartışmaya ve yeni bir ilişkiye girmeye mecbur olduğu dönemler olarak da algılanmaya uygundur. Hangi şekilde ve hangi seviyede algılanırsa algılansın “bu hallere niye düştüm/k” sorusu “Ben kimim?”, Nerede duruyorum?”, “Etrafımdaki yakın-uzak, dost-düşman hâleler kimlerden ve nelerden oluşuyor?” sorularını ve peşisıra muhasebesini de gündeme getirecektir.

CHP’de içte kamplaşma ve sıkıntı

 

Özgür Özel CHP genel başkanı olarak E.İmamoğlu hayrânıymiş gibi bir izlenim vererek siyasetini sürdürüyor. CHP’de sular bir türlü durulmuyor. Şu anda TV’de ekranın alt yazısında “CHP’deki Gerilimin sürdüğünden söz edilerek , “Kılıçdaroğlu: Neden Korkuyorlar?”, Özel: “Milletin Gönlünde Butlan olursun” , İmamoğlu: “Son görüşmemizde böyle konuşmadık.” Yine İmamoğlu: “Yol ve Kader Arkadaşıydık.”, “Kılıçdaroğlu: “CHP’yi Kayyuma Bırakmam.” böylesi sözler var. Velhâsıl CHP’de sular bir türlü durulmuyor. Özel “Butlan”ın anlamını biliyor olmalı ki, “Milletin Gönlünde Butlan olursun” demiş. İmamoğlu: “Utançla Hatırlanırsınız.” sözüyle dikkati çekiyor. “Kılıçdaroğlu’na 10 vekilden destek” sözü de var. “CHP’de Kritik Dava Pazartesi Günü” ifadesi de karşımda. Mehmet Metiner uzunca konuştu. Bir ibare daha: “Kılıçdaroğlu: Neden Korkuyorlar?”

“Türkün Dili Kur’an Sözü”

 

Baskısı (Nisan 2013) olan, TİYO’nun (Tam İstiklâl Yayıncılık Ortaklığı’nın) 11. , Türkçeden İslâm’a Giriş’in 1. Kitabı, İstiklâl Marşı Derneği Konya Şubesi tarafından 1. Baskısı Hazırlanan TÜRKÜN DİLİ KUR’AN SÖZÜ isimli kitabın birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Yayına Hazırlayan: Muammer Parlar, Durmuş Küçükşakalak, Mehmet Ali Yeşil, Halit Çete, Mustafa Deveci, DİMDER. TİYO Ankara Cad. No.21 Kat: 1 Cağaloğlu-Fatih / İSTANBUL

“Doğrulama, Yanlışlama ve Din”

 

Yasin Ramazan’ ın, bu yazının da alıntı olarak başlığını teşkil eden, 2 aylık düşünce dergisi Teklif’te (Mayıs 2023 /sayı 9) çıkmış yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı.

“Dinî inançların bilgi değeri nedir? 20. yüzyılın baş döndürücü bilimsel dönüşümü, dinî inançları eleştirinin dışında bırakmamıştır. Tanrı’yı bilmenin veya Tanrı hakkında konuşmanın imkânı, dinî inançların doğru olup olamayacağı gibi tartışmalar, modern din felsefesinde oldukça geniş yer kaplar. Bu yazıda, dinî inancın yanlışlanamayacağı için anlamsız olduğu iddiasını yazar değerlendirdiğini ve gerekçelerle reddettiğini belirtiyor. Yazının başında bu iddiayı dile getiren Flew’ün makâlesini ve onun kaynağı olan Popper’in yanlışlamacı yöntemini analiz ettikten sonra, iddianın ima ettiği anlamı ortaya koyuyor ve bu anlamın haklı bir gerekçeye dayanıp dayanmadığını şu iki soru çerçevesinde tartışıyor: 1) Yanlışlamacı yöntem bilimsel bilgiyi tam anlamıyla karakterize eder mi? 2) Bilimsel bilgiyi karakterize etse bile yanlışlama yöntemi, her türlü bilgiyi denetlemeye uygun mudur? Tartışmalar ışığında, yanlışlamacılığın bilimsel araştırmalar da dâhil olmak üzere pek çok bilgi türü için yetersiz bir yöntem olduğunu ve bilimsel araştırmalar için yeterli olduğunu kabul etsek bile, yanlışlamanın dinî bilgiyi değerlendirmek için uygun bir yöntem olmadığını düşünüyorum.

DİN, LAİKLİK, İRTİCA

 

” BMM hükümetinin sabit, müsbet, maddî bir siyaseti vardır; o da efendiler muayyen hudûd-ı millîsi (tayin edilmiş millî hudutları) dahilinde hayatını ve istiklâlini temin etmeye matuftur (dönüktür). TBMM ve hükümeti, temsil ettiği millet namına çok mütevazıdır (…) Biz panislamizm yapmadık belki ‘yapıyoruz, yapacağız’ dedik. Düşmanlar da ‘yaptırmamak için bir an evvel öldürelim!’ dediler. Panturanizm yapmadık, ‘yaparız, yapıyoruz’ dedik, ‘yapacağız’ dedik, yine ‘öldürelim’ dediler. Bütün dava bundan ibarettir. Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız mefhumlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın adedini ve üzerimize olan tazyikatı tezyîd etmekten (baskıları artırmaktan) ise tabiî ve meşru sınırlara dönelim). Haddimizi bilelim”. Mustafa Kemal Paşa. BMM, 1 Aralık 1921