“Masal yıkma faaliyeti kısmen dahi gerçekleştirilse insanlık tutarlı olmaktan medet umabilirdi.”

 

İsmet Özel‘in İstiklal Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “MASALI YIKMAK , TARİHİ TEDKİK ETMEK” başlığıyla çıkan 9 Rebiülevvel 1444 (5 Ekim 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=141&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar ( bunlardan ilki ilk paragrafın son cümlesi olarak alıntılanıp başlığı teşkil etmekte) bu yazıyı oluşturacak.

” Yerkürede dünya hayatının hakkı neyse onu vererek yaşamak ancak imdadımıza tutarlı olmak yetişirse mümkündü. Haddi aşmağı yasaklayan Kur’an bu sebeple nâzil olmuştu. İndirilen Kur’an insanları iki öbekte topladı: Bir yanda Allah’a teslimiyetten daha üstün bir değer tanımayan Müslümanlar, yani sahici, muhlis insanlar vardı, öte yanda değeri her kıpırdanışta değişenler yer alıyordu. (…) Allah birini diğerinden ayırmanın kolaylığını Müslümanlara bir Hulefa-i Raşidin devri hediye ederek verdi. (…)

M.Orhan Okay’ın “Silik Fotoğraflar Portreler” kitabından (Dergâh Yayınları 1.Baskı: Ekim 2013) alıntılar

 

Mübeccel‘e Bütün bu silikleşen fotoğraflar arkasında net bir hatıra var: Yarım asrı geçen beraberlik.” (s.3)

“(…) Kitabın bu yeni basımına fotoğraf ve belgeler ekleyen İsmail Kara’ya teşekkür ederim. ” (s.6)

“Toplumumuzdaki vefa duygusuyla beraber Vefa Lisesi’nin ve Vefa semtinin özellikleri de kayboldu. Bize de galiba Ahmed Rasim’in hüzünlü şarkısını dinlemek düştü:

“Gözümde işve-nümâdır hayâl-i bîbedeli / Acep vefada mı semti, acep acep nereli?”(s.16)

‘Teklif’den (2 aylık düşünce dergisi, Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı AŞ, Sayı 3, Mayıs 2022) alıntılar

 

“Özgürlük bazılarına göre sınırlamalar, kayıtlar altında olmamaktır. Hapiste olmamaktır örneğin… Bir ruhum varsa, belki de ruhumun beden hapishanesinde olmamasıdır.” (s.6)

“(…) Biz Nebi ile karşılaşıyoruz ve o bize bir mükellefiyetimiz olduğunu hatırlatıyor. Bu kaçınılmaz bir şekilde analitik olarak aslında özgür olduğumuzu da içeriyor. (…)” (Ahmet Ayhan Çitil, s.9)

“(…) Kelam geleneğinin kendisi bile, Mu’tezile ekolünün ilk ortaya çıkışı bile, büyük günah işleyen dinden çıkar mı meselesinin tartışılmasıyla başladığı için özgürlük, özgür irade meselesi; kim hangi yaptığından ne ölçüde sorumludur meselesi etrafında gelişmiş, yüzyıllara yayılan önemli tartışmalar yapılmıştır. Özellikle Eş’ârî kelamda yine hepimizin bildiği gibi bir konuyla ilgili insanın bilgi sahibi olması ya da arzu etmesi bir eylemin gerçekleşmesi için yeterli görülmüyor. Bir iradenin, Allah’ın irade etmesi üzerinden konu tasavvur ediliyor. (…) Modern dönemde mesela Kant’ın çok büyük etkisi var bu tartışmalarda. Diyor ki, özgürlük sorunu, yani özgür bir neden olarak ben kendimi tasavvur edebilir miyim edemez miyim, ya da özgür bir neden miyim değil miyim tartışması aklın içinden çıkabileceği bir tartışma değil, yani antinomi diyor buna, antinomik bir tartışma diyor. Ben özgürlüğümden ancak bir arzu varlığı olarak ahlâk tecrübesinin sınırları içerisinde bahsedebilirim, diyor. (…) Bir de bunlara şunu eklemek istiyorum, özellikle ‘Onlar korkmazlar’ mealindeki âyet-i kerimeyi hatırlayarak. (…)” (aynı isim, s.9-10-11)

Elmalı’lı M.Hamdi Yazır’ın “Kur’ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli’nden( Sadeleştirenler: Prof.Dr. Lütfullah Cebeci-Prof.Dr. Sadık Kılıç, Baskı: Dergah Ofset-2017 Kod:AYFA 171) alıntı olarak yedi âyet meâli

 

“Eğer siz ona (Hz.Muhammed’e s.a.v.) yardım etmezseniz, biliyorsunuz ya Allah ona yardım etti: o inkâr edenler onu yurdundan çıkardığı sıra, o peygamber iki kişiden biri iken, ve ikisi mağaradalarken, işte o anda arkadaşına ‘üzülme, çünkü Allah bizimle beraber’ diyordu. Derken Allah onun üzerine sekînet’ini (kalblere sükûnet veren rahmetini) indirdi; onu da görmediğiniz ordularla destekledi de öyle yaptı ki, o kâfirlerin (inkârcıların) sözünü alçaklıkta dibe vardırdı. Allah’ın sözüne (gelince) en yüksek o … Öyle ya Allah azîzdir, hakîmdir (hikmet sahibi).”(Tevbe, 9/40)

” Ey o şanlı peygamber, kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlar karşısında ‘kalın’ ol, yumuşak davranma, onların varacakları yer cehennemdir ki, o ne kötü varış yeridir!” ( Tevbe, 9/73)

“Sanki gündüzün bir saatinden başka (dünyada) durmamışlar gibi, hepsini mahşere götürüp toplayacağı gün, (insanlar) aralarında tanışacaklar, konuşacaklar. Allah’ın karşısına çıkacakları gerçeğini yalan sayıp da doğru yolu tutmamış olanlar elbette büyük zarara uğramış(olacak)lardır.” (Yunus, 10/45)

“Gerçekleştireceği bir işe sahip çıkmamış olana insan demiyoruz.”

 

İsmet Özel‘in İstiklal Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “FERT, TOPLUM, YURT, MİLLET” başlığıyla çıkan 2 Rebiülevvel 1444 (28 Eylül 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=140&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alntılamalar (bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafından bir cümlenin alıntısı olarak başlığı teşkil ediyor) bu yazıyı oluşturacak.

” Fert deyince aklımıza mücerret değil, muayyen bir insan gelir. Nereden geldiği ve nereye gittiği hakkında bilgimiz olan bir insandır fert. (…) Hâsılı,
insan teki tek başına değildir ve hiç öyle olmamıştır. Bir insanı dikkate değer saymamız içinden çıktığı toplumun neleri yapıp neleri yıktığına sıkı sıkıya bağlıdır.