Kur’ân-ı Kerîm’den mânalarıyla yedi âyet
“(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığında sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu mü’minleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Enfal, 8/17)
“Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr‘a) gelip de Rabbi onunla konuşunca ‘Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!’ dedi. (Rabbi) : ‘Sen beni aslâ göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!’ buyurdu. Rabbi o dağa tecellî edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim; sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” (A’râf, 7/143)
” (Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki, ‘Şüphesiz Allah size gerçek olanı vaad etti; ben de size vaad ettim ama yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi (inkâra) çağırdım; siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah’a) ortak koşmanızı reddettim’. Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.” (İbrahim, 14/22)