“Bir Türk Sanatı Var mı, Hiç Oldu mu, Bir Gün Olabilir mi?”

 

Şair İsmet Özel’in bugün çıkmış bir yazısının başlığı böyle. Bu yazı, kendisinin İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde haftada bir (Cuma günü) çıkan yazılarının “Dil İle İkrar” serlevhası (üst başlığı) altındaki yeni yazı serisinin 16.sı.

Bu yazıdan bazı alıntılar sunacağım.

Ölüm üzerine…

 

(Bu yazımı dijital olarak yayını da sona ermiş bulunan Radikal’in bir blog yazarı olarak 24.02.2016 günü kaleme almıştım ve aynı gün orada yayınlanmıştı. Burada da bulunsun istedim.)

“Sufi ve Sanat”tan (Mahmud E. Kılıç) sözler, şiirsel ifadeler

 

“Bir kişi Kur’ân-ı Kerim’i okuduğunda aslında kendinden ayrı bir kitap ve kendi dışında bir şey okuyor değildir.” (Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabî) [s.17]

“İlâhî Nefhalar”dan…

 

Sadreddin Konevî (k.s.) hazretlerinin (d.1210- v.1274) “en-nefahâtü’l-ilâhiyye” adlı eserini, şükürler olsun ki, Ekrem Demirli çevirisiyle “İlâhî Nefhalar” olarak (İz Yayıncılık, 2. Baskı: İstanbul, 2004; ISBN: 975-355-494-X) okuma imkânına sahibiz. Bu eserden bazı sözler aktaracağım.

M.İbn Arabî’nin, Fütûhât-ı Mekkiye’sinde söylediklerinden…

 

” ‘Furkan’ olarak okumanın dışında Kur’an’dan sakın! Allah onun vesilesiyle pek çok kişiyi saptırır, yani onları hayrete düşürür; pek çok kişiye de hidayet eder, yani anlama rızkı verir. Bu rızık Kur’an’ın sahip olduğu beyanın bilgisidir. Kur’an vesilesiyle sapanlar fasıklar, yani Kur’an’ın sınır ve kurallarının dışına çıkanlardır.” (Fütûhât-ı Mekkiyye, 18. Cilt, s.66, Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, İstanbul-2012, ISBN: 978-975-6329-84-9)