“İdrîsî Kelimede içkin olan ‘Kuddûsî Hikmet’in açıklanması”
FUSÛSU’L-HİKEM Tercüme ve Şerhi-II’den (Tercüme ve Şerh: AHMED AVNİ KONUK, Hazırlayanlar: Prof. Dr. Mustafa Tahralı- Dr. Selçuk Eraydın, M.Ü. İFAV, Yedinci Baskı: 2017) bu yazının başlığını alıntı olarak teşkil eden o kitabın bölümünden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
” ‘Kuddûsî Hikmet‘in İdrîsî Kelime’ye tahsîsindeki hikmet budur ki: İdrîs (a.s.) riyâzât-ı şâkka (güç riyâzetler) ile nefsini hayvânî sıfatlar ve tabiî küdûrât (bulanıklıklar) ve ârıza noksanlıklarından tathîr etmiş (temizlemiş); ve âkıbet rûhâniyeti hayvâniyeti üzerine galebe etmekle, kesîrü’l- insilâh (beden ve cesed kayıdlarından çokça çıkan) ve sâhibü’l-mirâc (mîrâcı yaşayan) olmuş; ve melâike (melekler), ervâh-ı mücerrede (soyut ruhlar) ile muhâtabâtta ( karşılıklı görüşmede) bulunmuş idi. Nitekim onaltı sene yiyip içmediği ve uyumadığı ve soyut akıl hâline geldiği hikâye olunur.