Sadreddin Konevî’nin “Fâtiha Sûresi Tefsiri” olarak Ekrem Demirli tarafından tercüme edilmiş eserinden(İz Yayıncılık, 4.Baskı, 2009) alıntılar

 

Sadreddin Konevî, XIII. Asırda yaşamış (m.1210-1274), tasavvuf düşüncesine kazandırdığı boyutlar ve kendisinden sonraya etkileriyle ‘dönüm noktası’ olmuş bir sûfî-düşünürdür.(…) Çocukluğundan itibaren İbnü’l-Arabî’nin (m.1165-1240) tasavvuf terbiyesi altında yetişmiştir. (…) Gerçekten de Konevî, Tasavvufu, sûfiyle ilişkisi açısından ‘sübjektif’, konusu açısından ise ‘kayıt altına alınamayan’ bir alanı ilk kez, belirli kural ve kaideleri olan ve her şeyden önemlisi ‘miyar’ı (ölçüsü) olan bir ‘bilim’ hâline getirmeye çalışmıştır. ‘Velûd’ bir yazar olarak değerlendirilebilecek ölçüde eser yazmamış olsa da, tasavvufa sadece düşünceleriyle etki yapmakla kalmamış, bunun ötesinde belirli bir üslûbun ve ifade biçiminin oluşmasına da önemli katkısı olmuştur.

Konevî’nin başlıca eserleri şunlardır: Miftâhü’l-gayb, en-Nefehatü’l-İlâhiyye, el-Fükûk fî-kelimâti müstenidâti fusûsi’l-hikem, el-mürâselât/Yazışmalar, en-Nusûs fî tahkîki tavri’l-mahsûs, Kırk Hadis Şerhi, Şerhu Esmâillâhi’l-Hüsnâ; Tebsiratü’l- mübtedî ve tezkiretü’l-müntehî, İ’câzü’l- beyân fî tefsîri Ümmi’l-Kur’ân / Fâtiha Tefsiri.

Ekrem Demirli, Rize- İkizdere doğumlu. Üsküdar İmam-Hatip Lisesi’nden mezuniyeti 1988. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdikten sonra aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Tasavvuf alanında yüksek lisansa başlayıp Enstitüye araştırma görevlisi olarak atandı (1993). 1995’te Abdullah İlahi’nin Keşfü’l-Vâridât’ı adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. 2003’te aynı enstitüde “Sadreddin Konevî’de Marifet ve Vücûd” adlı teziyle tasavvuf doktoru oldu. Çalışmalarını halen Konevî şârihleri ve İbnü’l-Arabî olmak üzere ağırlıklı olarak iki alanda sürdüren yazarın Sadreddin Konevî, Abdürrezzak Kaşani, İbn Sina ve İbnü’l-Arabî’den çevirileri, dergilerde yayınlanmış makaleleri, ulusal ve uluslararası sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bulunmaktadır.

“Konevî, Fatiha sûresini ilâhî ve kevnî bütün hakikatleri ve hakikatler arası ilişkileri özetleyen bir sûre olarak görür. (…) Konevî, ilâhî kelâmın kaynağı olan kelâm sıfatının Tanrı’ya nispet edilmesinin genel çerçevesini belirleyen, sıfat-mevsuf ilişkisi üzerinde durur. Buna göre sıfatlar mevsuflarına tabidirler ve her sıfat nispet edildiği yere ve şahsa göre anlam kazanır. Konevî şöyle demektedir: ‘Hakk’a nispeti sahih olan na’t ve sıfatların O’na izâfesi, bu sıfatların başkalarına nispet edilmeleri gibi değildir. (…) Hak ise, hakikati açısından, bütün mümkünlerden farklıdır. O’na benzer olan hiçbir şey yoktur. (…)

Konevî, iki sıfatın Tanrı’ya nispet edilmesini ele alır. Bunlardan birisi ilim, diğeri ise kelâm sıfatıdır. Şöyle demektedir: ‘İlmin Hakk’a nispet ve izâfe edilmesi en eksiksiz, kâmil ve üstün tarzda olmalıdır: Hiçbir bilgi Allah’ın ilminin dışında kalamaz; hiç kimsenin te’vîli ve anlayışı onun ilminin dışında değildir. Çünkü Hakk’ın ilmî, kendisinin de haber verdiği ve bildirdiği gibi, her şeyi kuşatmaktadır.’ Ardından şunu ekler: ‘Hakk’ın kelâmı da, O’nun bir sıfatı veya ilminin bir nispetidir.’ Dolayısıyla, kelâm da ilim gibi kuşatıcı olmalıdır. Konevî’ye göre, bizzat Kur’an, bu özelliğine dikkat çekmiştir. Şöyle demektedir: ‘Kur’an, bu sıfatın sûreti veya ilmî nispetidir, şu halde Kur’an da ihata edicidir. Nitekim Allah, şu âyetle buna dikkat çekmiştir: ‘Kitapta hiçbir şeyi ihmâl etmedik.’ (En’âm, 6/38) Konevî, bu görüşünü meşhur bir hadis ile de teyid eder. Bu hadis, Kur’an‘ın ‘zahrının, batnının, haddinin ve matlaının’ olduğunu belirtir. Konevî bundan hareketle, öncelikle nassın birden fazla anlam derecesine sahip olduğunu tespit eder. Bu hadiste geçen terimleri şu şekilde açıklar: “…. İlahî kelâmın ‘zahr’ı, hissedilir/mahsûs sûretler gibi, beyan ve zuhur mertebelerinin sonuna ulaşan nas ve açıklığıdır; gizli ‘batnı’, pek çok idrâkten gizli olan kutsî ruhlara benzer. Bu ikisini ayırt eden ‘had’di vardır; bununla zahirden bâtına terakki edilir; ‘matla’ hakikati bildiren şeydir. Böylelikle, bütün bunların ötesindeki şeyi insana gösterir. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked