CHP Posts

İsmet Özel’in “İslâmla Damgalanmış Varoluş” başlıklı yeni yazısından alıntılar

 

Şair yazar İsmet Özel’in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde çıkan 24 Cemâziyelevvel 1442 (8 Ocak 2021) tarihli bu yeni yazısından (www.istiklalmarsidernegi.org.tr) olabildiğince az alıntılama yapmak suretiyle, iyi yazı meraklılarını nâçizâne haberdar etmeye çalışacağım.

“İslâm’ın bünyesi tıpkı bütün büyük sanat eserlerinde olduğu gibi insanlığın yani insan olma yolunu tutmuşluğun her merhalesinde anlaşılmaya müsaittir. (…) Bu cümleyi yerli yerince anlama kavuşturabilmek için sırayı takip edelim ve önce dikkatimizi niçin İslâm’ın bünyesi tabirine müracaat ettiğimiz noktasına yöneltelim. Aleyhindeki bütün vakıalara rağmen İslâm’ın sıfırı tüketmemiş olduğu gerçeğinin gölgesinde onun bünyesinden söz ediyoruz. Yani İslâm’dan söz açmamız canlı bir şeyden söz açmamız demektir. (…) Kitabına uydurma veya üstün bir otorite türetme dışında bu bâtıl dinler canlılığı iç yapılarından türetmiştir. Ruhban zümresi olmadan Hristiyanlık, Hahamlık olmadan Yahudilik canını koruyamıyor. Oysa Müslümanları canlı sayışımız görünürdeki bir din otoritesinden doğmuyor. (…) İslâm bir işin hakkından gelebilmek için topluluğun kendi içinden bir imam çıkarmasını emrediyor.

Müslüman hayatının idamesi bahsinde can sıkıcı bir dönemdeyiz; ama dünya siyasetinde Müslümanlar madun (alt, aşağı -a.a.-) bir yerleri olsa da sayıları göz korkusu verecek miktarı aşmış olarak vardırlar.

CNN TÜRK’teki bir Canlı Yayın (tartışma) üzerine sıcağı sıcağına kısa bir izlenim notu

 

Epeydir böyle programlar izlemiyordum. Bu kez izleme gafletinde bulundum. Ömer Lütfü Avşar, Hakan Bayrakçı, Hadi Özışık ve Nedim Şener’in katıldığı, Başak Şengül’ün yönettiği program bir sâkinlik yansıtmadığı gibi baskın olarak sağduyu da yansıttığı söylenemez sonuç olarak.

Ali Saydam yazılarıyla sağduyu yansıtmayan siyasî tavırlara dikkat çekiyor

 

Ali Saydam, iletişimci yanının da katkısıyla, eskilerin velûd, yenilerin doğurgan dedikleri anlamda bir gazete yazarı olarak önemsediğim, dolayısıyla yazılarının takipçisi olduğum; kendisi hakkında izlenimim ve kanaatim yazılarını okumama dayanan bir kişi. Onun, Yeni Şafak’ta çıkan yazılarından son üçünden alıntılar sunacağım. Bu yazıların başlıkları ve tarihleri eskiden yeniye, sırasıyla şöyle: “İmamoğlu ne istiyor?” (28 Nisan 2020), “Buda mı onlara yarayacak?” (30 Nisan 2020), “Canan Hanım, o nasıl bir şekil? (02 Mayıs 2020). Aynı sırayla, bu yazıların her birinin üç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazının içeriğini oluşturacak.

İlk yazıdan:
“(…) Kahramanın Yolculuğu, yalnızca bir kitap ismi değil… ABD’li bilim insanı Joseph Campbell, Buda, Hz. Musa ve Hz. İsa gibi ‘seçilmiş’ kişilerin hikâyelerindeki dini ve psikolojik gelişmenin ortak özellikler gösterdiğini saptamış ve buna ‘kahramanın yolculuğu’ adını vermiş… İmamoğlu’nun kendini nasıl bir dev aynasında gördüğünün bir örneği…”

“(…) 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle, İBB 100 bin çocuğa çeşitli hediye paketleri göndermiş. Paketin içinden çıkan Cumhuriyet ve Demokrasi adlı bir ‘çocuk dergisi’ ciddî tartışmalara neden oldu…
Türkiye gazetesi yazarı Süleyman Özışık, sosyal medya hesabından bir video çekerek açıklamış… Çocuklara dağıtılan bu dergi, İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı iken 2017 yılında hazırlanmış. Ancak Valilik dağıtımına izin vermemiş… Bu yıl da aynı dergiyi, Valilik izni olmamasına rağmen İBB logosuyla basmışlar…
Peki, dergide dağıtılmasına izin verilmeyecek kadar sakıncalı ne olabilir?
Öncelikle, din adamlarının resmedildiği bir çizim, Alevi vatandaşları rahatsız etmiş… (…)”

“(…) Gezi sürecinde de sıkça duyduğumuz bu söylem, ilköğretim çağındaki çocukları CHP’nin siyasi propagandasına alet etmekten başka ne anlama gelebilir?!
İmamoğlu’nun bu hamlelerinin, kendisine ‘mağduriyet hikâyesi’ üretmek için çizilmiş stratejinin birer parçası olduğunu düşünüyoruz… (…)”

M. Şükrü Hanioğlu, sığ entelektüel zeminli siyaset anlayışına dikkat çekiyor

 

Seçkin bir akademisyen olduğu kadar bir entelektüel olarak da önemsediğim M. Şükrü Hanioğlu iyi ki bir gazete yazarı olarak da faal durumda. Basınımızın yüz akı nâdir yazarlardan biri bana göre. Bu işini önemsemesini ve titizlikle sürdürmesini takdirle karşılıyorum. Pazar günü sabahları, kendisinin yazısını okuyacağım vakitler olduğu için, merak ve heyecan duyduğum anlar oluyor.

Siyasî içerikli sıradışı sayılabilecek bir yazının son bölümü

 

“(…) Bir ülke siyaseti sadece iktidar partisinden değil onu dengeleyecek bir de muhalefet partisinden teşekkül eder.
Oysa ve anlaşılıyor ki, Türkiye bu çıkmazla, açmazla, kısıtlamayla yüz yüzedir.
Ortada siyaset üreten, üretilen siyaseti kitleselleştiren bir muhalefet bulunmamaktadır.
Bu olumsuz şartı da söz konusu partinin ideolojik yetersizliği hazırlamaktadır.
Onun nedeni de CHP’nin sosyolojiden kopuk olmasıdır.
Mesele Kılıçdaroğlu değil, siyasetin kendisidir.
Üzülüyorum ama yanılmıyorum…” (Hasan Bülent Kahraman)
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2017/08/23/kilicdaroglu-aday-olmazsa