din Posts

Düşündürücü bir olay ve iki yazı…

 

İlki Londra’da 27 katlı dev bir binadaki yangın… İçinden insanların kaçıştığı, alevlerin azgınca yayılarak tüm binayı sardığı, görüntüsü insanların acizliğini ve her an başlarına ne geleceğini bilemeyerek, dahası böylesi durumlarla karşılaşılabileceğini sanki hiç akla getirmeden yaşadıklarını; hele bu dünyadaki yaşamın tüm yönleriyle bir imtihan olduğunu, bunun sonunda ise bu dünya hayatından tamâmen farklı ve ebedî bir mutluluk ya da azabın yaşanacağına sahiden de bilgi olarak da inanmayanların çoğunluğu teşkil ettiğini düşündüren bir olay…

M. Şükrü Hanioğlu’nun “Felsefesiz bir toplumda ahlâk” yazısı : nasıl karşılanır acaba?

 

Değerli bir entelektüel ve akademisyen olarak yazarın bu yazısının en azından farkedilmesi, okunması ve tartışılması gerektiğini düşünüyorum ve söylediklerinin anlaşılmasına, üstünde durulmasına küçücük bir katkı olsun diye yazma gereği duydum.

M. Şükrü Hanioğlu’nun, kendisiyle yapılmış söyleşilerden ve yazılarından derlediğim bazı sözleri

 

Hâlen Princeton Üniversitesi’nde (ABD) çalışan, Geç Osmanlı dönemi tarihi alanında dünyanın en önde gelen akademisyenlerinden ve 19. yüzyıl entelektüel tarihinin en önemli kaynakları olan eserler ve makalelerin sahibi M. Şükrü Hanioğlu‘nun, kendisiyle yapılmış söyleşilerden ve yayınlanmış yazılarından seçerek derlemiş olduğum bazı sözlerine, düşündürücü değerde bulduğum için, tek tek kaynak belirtmeksizin, burada yer vereceğim.

Önemsediğim bu günün iki gazete yazısından üçer alıntı

 

Mahmud Erol Kılıç’ın “Geleneksel tohum kendini üretir” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 29.01.2017):

“(…) O kavramların ilk vaz edildikleri yerler (evvele mâ vudi’a) yani ‘ana tohum’ bilinmesi gerekir ki ondan türetilenler de bilinsin. (…)”

Üç gazete yazısından üçer cümle

 

*Mahmud Erol Kılıç’ın “Halep ve Mevlâna” başlıklı yazısından:

“(…) Nasıl İşid’in yaptığı insanlık dışı vahşeti tel’in etmeyen Sünnileri ve buna arka çıkan alimleri daha evvel tenkit etmişsem şimdi de Halep’teki masum insanların aynı vahşilikle katledilmesine bir ses çıkarmayan ve hatta kendilerine göre tevillerle haklı göstermeye çalışan Şiileri ve onların din alimlerini aynı şiddette tenkit ediyorum.”