edebiyat Posts

“Önce ne yapıp edip temiz su bulmamız lâzım.”

 

Başlık yaptığım cümle İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet sitesinde “Tersinden Edebiyat Tarihi” üst başlığı altında çıkan yazı dizisinin “Mukaddeme 12” başlıklı dünkü yazısının ilk bölümünde geçiyor. “Mukaddeme 11” başlıklı yazısı şu üç cümle ile bitiyordu: “(…) Hayatımın değerini Dünya Sistemi’nin vizesine talip olmayışımla edindim. Daha açıkçası şeref diye vize damgası yeme alçaklığını hakir görme tavrımı bildim. Buradan sanat ile zanaat arasındaki farka eklenebiliriz.” “Mukaddeme 12” başlıklı yazısı “Eklenebilir miyiz?” diye başlıyor ve şu cümlesi bunun kesin cevabı oluyor: “(…) Hayır, sınıf bilincine talip bir millet olarak bu saatten sonra sanat ile zanaat arasındaki farka eklenemez, eklenip de mevhum mafevkten aferin bekleyemez, himmet umamayız. (…)” İşte başlık yaptığım cümlesi düşündüğü çareye dâir bir ipucu.

“İnsan hayatının merkezini konuşmak kaplar.”

 

Başlık yaptığım söz İsmet Özel‘e âit ve onun 14 Aralık 2018 târihli, “Mukaddeme 10” başlıklı yazısında (İstiklâl Marşı Derneği İnternet Sitesi, “Tersinden Edebiyat Tarihi” üst başlığı altında çıkan yazı dizisinde en yeni yazı) geçiyor.

” ‘Büyük tıkınma’ ya da edebiyatı edebiyatımsılarla öldürüş”

 

Hasan Bülent Kahraman’ın 9 Kasım 2018 tarihli yazısının başlığını bu yazının başlığında alıntıladım. Sadece bu başlığı görmek bile insanı ürpertiyor. Ne ki, yazarın “kendi izlenimini değerlendirmesi” gibi bir durumda değilim ama bir tuhaflık yok mu; bir yandan zâhiren edebiyatla ilgili bir kitap bolluğu varmış gibi, diğer yandan edebiyat âlemimizde okumaya değer, mutlaka okumanız gerektiğini düşündüğünüz kitaplar da, yazılar da, şiirler de 1970’li-80’li yıllarda olduğu gibi görünmüyor, duyulmuyor. Bu gazete yazısını ülkemizde günümüz edebiyatına dair okumam gereken bir yazı olarak buldum ve merakla okuyorum mesela; ama istisna gibi.

Gazetelerde okunmaya değer yazı kıtlığı

 

Siyasî içerikli gazete yazılarından her gün okunmaya değer toplam üç yazı bile bulamadığımı itiraf edeyim. Sanat, edebiyat, düşünce içerikli gazete yazılarından her gün öyle iki yazı bulsam sevineceğimi belirteyim.

Merhum Orhan Okay hakkında İsmail Kara’nın yazısından birkaç cümle

 

Aylık Derin Tarih dergisinin 59. sayısında (Şubat 2017) İsmail Kara‘nın “Ağır Akan Tebessüm ORHAN OKAY” başlıklı bir yazısı çıktı. Bu yazının değişik yerlerinden alıntıladığım birkaç cümle ile okuyanlar olursa onları yazıdan haberdar etmek istedim.

*13 Ocak’ta vefat eden ve 14 Ocak’ta rahmet deryalarında sırlanan Orhan Okay Hoca ile birlikte hususiyet sahibi bir insan daha aramızdan sessizce çekildi.

*Bir sohbet insanı, bir tebessüm, bir merak, bir dikkat ve hayret, bir zarafet adamı…

*İlk iki büyük eseri edebiyattan ziyade düşünce tarihi çalışmasıdır: Beşir Fuad-İlk Türk Pozitivisti ve Natüralisti (doktora tezi, 1963, bs.,1969), Batı Medeniyeti Karşısında Ahmet Midhat Efendi (1975).

*Kadere rıza vermekten başka ne yapılabilir diyeceğim ama Orhan Hoca’nın yapmak istediklerini yapan, projelerini tamamlayan, geriye hoş sadalar bırakan bir insanın huzuruyla gözlerini kapadığı kanaatindeyim.